Burası ne zamandır birbirimizin özel hayatına karıştığımız bir ofis oldu? | Open Subtitles | منذ متى أصبح هذا مكتباً حيث نتدخل فيه بحياة بعضنا الشخصية؟ |
2008 yılından beri görevde ve hatta kadınlara karşı şiddetleri incelemek için bir ofis açtı, onun dediğine göre vekaletindeki en önemli bölgedir. | TED | فُوّضت في 2008 وفتحت مكتباً للتحقيق في قضايا عنف ضد النساء، والتي تقول أنه المجال الأهم في تفويضها. |
Altı kişi birlikte Dom'un bahçesinde bir ofis kurduk ve 1 Ağustos 2018'de ilk versiyonumuzu yayınladık. | TED | صنعنا نحن الستة مكتباً في حديقة دوم، وفي الأول من آب 2018 أطلقنا نسختنا. |
Tabii eğer avukatsa, bundan da şüpheliyim. Adamın bir ofisi bile yok. | Open Subtitles | اذا كان محامياً ، والذي أشك أنه لا يملك مكتباً |
Eşyalarımı koymak için, bir ofise ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | سَأَحتاجُ مكتباً بالطابق الأرضي مكاناً ما لأخزن أشيائِي |
Sen taşındıktan sonra, burayı ofisim olarak kullanmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | أخطط لجعل هذه الغرفة مكتباً لي حين تنتقلين |
Genellikle açık kalan bir ofis tespit etmiş ve senin orada olacağın saat içeri girmiştir. | Open Subtitles | وجد مكتباً عادةً ما يكون مفتوحاً وجاء إلى هنا فى موعد وصولك |
Merkez orada, ama L.A'de de bir ofis açıyorum. | Open Subtitles | مركزي الأساسي هناك لكني سأفتح مكتباً في لوس أنجلوس. |
Köşede bir ofis, bir şirket arabası ve gereken tüm cephaneyi vereceksin. | Open Subtitles | وأعطوه مكتباً بالزاوية، وسيّارة شركة وكلّ الذخيرة التي يحتاجها |
Anladığımız kadarıyla New York'ta bir ofis istiyorlar, içinde de bizi istiyorlar ama bazılarının fazla geleceği kesin. | Open Subtitles | نستنتج من هذا الأمر، بأنهم يريدون مكتباً في نيويورك ويريدوننا فيه لكن .. |
Ryan burada yaşıyor ve firmam yakın zamanda burada bir ofis açtı. | Open Subtitles | يَعِيشُ رايان هنا، وي شركة فقط فَتحتْ مكتباً. |
Biliyorsun, babana bir ofis havası yaratabiliriz. | Open Subtitles | تعرف يمكننا دائما ان نعطي والدك مكتباً صورياً هنا |
Bir ofis tutup masrafları bölüşeceğiz. Kiradır elektriktir, her şeyi. | Open Subtitles | سوف نجد مكتباً ونتقاسم تكاليف المكان من أيجار، كهرباء، كل شيء، |
Bana mükemmel bir ofis verdiler. Harika manzarası var. | Open Subtitles | أعطوني مكتباً رائعاً، اطلالة جميلة. |
Beni çağırmadan yeni bir ofis mi açtın? | Open Subtitles | افتتحت مكتباً جديداً بدون الاتصال بي؟ |
Bir ofisi yönetiyorum ve yaptığımız işi ciddiye alan çalışanlarım var. | Open Subtitles | إنني أدير مكتباً و لدي فريق عمال الذين يأخذون ما نفعل جدياً |
Bir avukattır ve merkezi ticaret bölgesinde bir ofisi var. | Open Subtitles | إنه محامياً، ولديه مكتباً في منطقة الأعمال المركزية |
Hayır, bir kampanya ofisi açtığına dair bir blogda alıntı yapmışlar. | Open Subtitles | لا, بل أقتبسوا من مدونة تقول أنكِ فتحت مكتباً للحملة |
İki hafta önce kanunsuz karşıtı bir ofise bombalı terörist saldırı gerçekleştirildi. | Open Subtitles | قبل أسبوعين، قصف مكتباً لكارهي المقتصّين، كان عملاً إرهابياً واضحاً |
Orası kız kardeşimin odasıydı, sonra çocuk odası oldu, daha sonra Vanessa'nın odası, şimdi ise ofisim. | Open Subtitles | لقد كانت غرفة أختي ثم دار حضانة ثم غرفة فانيسا والآن تعد مكتباً لي |
Yeni rahat ofisini kimin ayarladığını unutma. | Open Subtitles | تذكر من الذي وضعك هناك ووفر لك مكتباً جديداً |
"Felç edici kireçlenme olsun ya da olmasın, gün batımına kadar hastanemi terk et, ben de duvarları yıkıp ofisimi genişletebileyim.". | Open Subtitles | سواء بإلتهاب المفاصل أو لا، اخرج من مستشفاي بحلول الغروب حتى أستطيع هدم جدار مكتبك واجعل لي مكتباً عملاقاً |