"مليئةٌ" - Translation from Arabic to Turkish

    • doludur
        
    • dolusu
        
    • dolu bir
        
    Bekleme odası, iyi haberler bekleyen insanlarla doludur. Open Subtitles غرفة الإنتظار مليئةٌ بأشخاص ٍ ينتظرون الأخبار المفرحه
    Bir erkek arkadaşa ihtiyacı var ve düğünler bekar erkeklerle doludur. Open Subtitles أنا، علينا أن نجد لها صديقاً جديداً و حفلات الزفاف مليئةٌ بالعزاب
    On santimetrelik bir primat için ormandaki hayat tehlikelerle doludur. Open Subtitles بالنسبة لرئيسيٍ بطول 5 إنشات فقط، الحياة في الغابة مليئةٌ بالخطر.
    Bir oda dolusu analiste önümüzdeki yıl hiç büyüme olmayacağını söyledin. Open Subtitles ماذا فعلت؟ أخبرتَ قاعةٌ مليئةٌ بالمحللين إنكَ لن تنتج أي نمو السنة المقبلة
    O gelin süitinde bir oda dolusu şüpheli var. Open Subtitles أصبح لديً غرفة مليئةٌ بالمشتبه بهمِ في الجناحِ العرسان هذا.
    Hemen sonra Franklin Park Golf Alanı 8. delikte çürümüş atıkla dolu bir çukur peyda olmuş. Open Subtitles بعدها بقليل، ظهرتْ حفرةٌ مليئةٌ بالقمامة عند الحفرة الثامنة في مضمار ''فرانكلين'' للغولف
    Aristophanes'in oyunları, günümüze kadar ulaşabilmiş en eski komedi dramalarıdır. Bu oyunlar taklitler, şarkılar, cinsel espriler ve sürreal fantezilerle doludur. TED إن مسرحيات أريستوفانيس، والتي تعد أقدم المسلسلات الكوميدية الباقية في العالم، مليئةٌ بمحاكياتٍ ساخرة وأغانٍ ودعاباتٍ جنسية وخيالٍ غريب.
    Hayatımız sorularla doludur... Open Subtitles حياتنا مليئةٌ بالأسئله
    Hayatlarımız sorularla doludur. Open Subtitles حياتنا مليئةٌ بالأسئله
    Hayat sürprizlerle doludur. Open Subtitles الحياةُ مليئةٌ بالمفاجآت
    Dağ yolları cesetle doludur. Open Subtitles الممرات الجبلية مليئةٌ بالجثث
    Ama bir oda dolusu aç misafirimiz var. Open Subtitles لَكنَّنا ما زِلنا عِنْدَنا a غرفة مليئةٌ بالضيوفِ الجياعِ
    Onu, bir oda dolusu insanın önünde utandırdığın için öyle söyledi. Open Subtitles قالتْ فقط ' بأنّ يَجْعلُك أحرجتَ ها في a غرفة مليئةٌ بالناسِ.
    Bir dolap dolusu şampanya, oda servisi,... -Harika bir fikir. Open Subtitles -الثلاجة مليئةٌ بالـ"شامبانيا"، وخدمة الغرف
    Sen de beni bir oda dolusu insanın önünde ağlatmıştın. Open Subtitles ثم جعلتيني أبكي أمام غرفة مليئةٌ بالناس
    Bir vejetaryenin neden Canter's Deli'den bir kase dolusu naneli şekeri var acaba. Open Subtitles أتسائل لماذا قد يتواجدُ لدي شخصٍ "نباتيٍ" زبديةٌ مليئةٌ بالنعناعِ الجاهز من مركز "كانترز ديلي "
    biri, patlayıcılarla dolu bir F-150 vardı Open Subtitles الأول, أنَّه كانت هنالك شاحنةٌ مليئةٌ بالمتفجرات
    Çünkü az önce arkabahçemde senin ilanlarından biriyle nakit dolu bir kavanoz gömmüş! Open Subtitles أعتقدُ ذلك لأنه كان في فناءي الخلفي يُنبّش من أجلِ جرةٍ مليئةٌ بالنقود مع واحدةٌ من منشوراتك الغبيّة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more