"من الآخر" - Translation from Arabic to Turkish

    • diğerinden
        
    • birbirinden
        
    • diğerine göre
        
    Aksine Mars ve Snickers gibi bir durum: Temel olarak aynılar ama belki de biri diğerinden biraz daha çılgın. TED إنها أقرب لأن تكون قضية حلوى مارس وسنيكرز: بشكل أساسي هما متماثلان، ولكن أحدهما ربما يكون أغرب من الآخر قليلًا.
    Temel fikir şu, bir çalışanın diğerinden daha kötü bir işi yapıp yapmamaya kararsız bırakacak kadarki ücret artışına "Telafi Farkı" TED هي فكرة أن كمية الزيادة في الأجور التي يحتاجها العامل ليجعله يوافق أن يعمل في عملين مختلفين واحد أسوأ من الآخر
    Hiç kimse diğerinden ne daha iyi ne de daha değerlidir. Open Subtitles لا يوجد شخص واحد هو أفضل أو أكثر أهمية من الآخر
    Depresyon nedeniyle acı çekiyorum. Uzun bir süre boyunca düşündüm ki birindeki insanın diğerindekinden korktuğu tamamen birbirinden farklı iki hayat yaşıyorum. TED اعاني من الإكتئاب وذلك لمدة طويلة، وعلى ما أعتقد لقد عشت حياتين مختلفتين تماما حيث كل شخص فيها خائف من الآخر.
    Hep ortaklıkta bir kişinin yeteneği diğerine göre ziyade baskındır. Open Subtitles في كل شراكة .. هناك شريك أكثر موهبة من الآخر
    Ve iki tarafın genleşme katsayıları farklı olduğundan, ısıtıldığında, bir taraf diğerinden hızlı genleşir ve kıvrılma hareketi oluşur. TED ولأن لديها معاملي توسع مختلفين، فعند تسخينها، فإن احد اطرافها يسخن بشكل أسرع من الآخر مما ينتج عملية شبيهة بالتجعد.
    Kolay bir seçimde bir alternatif diğerinden daha iyidir. TED في أي خيار سهل، فإن بديلًا هو أفضل من الآخر.
    Eğer eşit derecede iyi şeylerle başlarsanız ve birini geliştirirseniz o seçenek diğerinden daha iyi hale gelmeli. TED إن بدأت بشيئين جيدين بنفس الدرجة، وقمت بتحسين أحدهما، فإنه الآن ينبغي أن يكون أفضل من الآخر.
    Alternatifler aynı kulvarda olduğunda ne seçtiğinizi çok çok önemli olabilir ama bir alternatif diğerinden daha iyi değildir. TED عندما تكون البدائل متساوية، قد يهم كثيرًا الخيار الذي اخترته، ولكن أحد البدائل ليس بأفضل من الآخر.
    Tekerlekler eğrildikçe civanın her haznenin altına akacağını ve dolayısıyla tekerleğin bir kısmını diğerinden daha ağır hale getireceğini düşünmüştü. TED لقد رأى أن بدوران العجلات، سيتدفق الزئبق إلى قاع كل خزان، تاركًا أحد جوانب العجلة أبديًا أثقل من الآخر.
    Bazen ilişkilerdeki gibidir, bir taraf diğerinden daha özverilidir. TED بعض الأحيان تكون في العلاقات، حيث يكون أحد الأشخاص مُكرّس نفسه أكثر من الآخر.
    Bu deneyde yanıp sönen iki kare var, bir tanesi diğerinden daha yavaş oranda yanıp sönüyor. TED تحتوي هذه التجربة على مربعين يومضان، أحدهما يومض بمعدل أقل من الآخر.
    Burada iki adam görüyorsunuz, biri diğerinden daha büyük: itfaiyeci ve şaklaban. TED ما ترونه هنا هم شابين، أحدهم أكبر من الآخر: عامل المطافئ وعازف الكمان.
    Bir kenarı diğerinden daha fazla kıvrılıyor. Biliyor muydun? Open Subtitles أحد الجانبين ينطوي أكثر من الآخر هل عرفت ذلك من قبل؟
    Bir kapıdan girip, diğerinden çıkmak şanssızlık getirir. Open Subtitles بأنّه من سوءالحظ ان يدخل المرء من باب ويخرج من الآخر
    Bazıları diğerinden daha büyük olan farklı sonsuzluklar vardı. Bu çok heyecanlı bir an. Open Subtitles يوجد مالانهايات مختلفة، بعضها أكبر من الآخر.
    Her iki işi de tam istediğiniz gibi hayal edin, ikisi de birbirinden daha iyi değil. TED تخيل الوظيفتين كما شاء بحيث أن كليهما ليس بأفضل من الآخر.
    Tek cümlelik espriler çok popülerken herkes birbirinden çalıyordu. TED لذا عندما كانت النكتة القصيرة شائعة، قام الجميع بسرقتها كل واحد من الآخر.
    Masanın etrafında birbirinden değerli olmayan insanlar bulunurdu. Open Subtitles طاولة مستديرة لا تمنح رجلاً واحداً أهميةً أكثر من الآخر
    Ve biri, diğerine göre önemli biçimde daha sıcak. Open Subtitles و إلى حد كبير أحدهما أكثر سخونة من الآخر
    Ben diğerine göre bunun sana daha çok benzediğini düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد أنه يبدو أكثر شبهاً إليك من الآخر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more