"من القلق" - Translation from Arabic to Turkish

    • endişe
        
    • güvenmeyen insanların çözümü
        
    ve ben de bir ebeveynim, bu endişe duygusunu anlıyorum. TED وأنا أيضًا من أولياء الأمور، أفهمُ هذا الشعور من القلق.
    İnsanlara zamanlarını geri verdiğinizde ve o kadar endişe dolu olmadıklarında hayat kalitelerinin artışını bir düşünün. TED وفكر في نوعية الحياة التي تتحسن عندما تعيد للناس وقتهم و التخلص قليلا من القلق.
    demesini umarak. Ve şimdi yüksek oranda depresyon ve endişe altında kayboluyorlar, bazıları da merak ediyor, bu hayat yaptığımız bunca şeye değer mi? TED وهم يُدمَّرون الآن بمعدلات عالية من القلق والاكتئاب وبعضهم يتساءلون ما إذا كانت هذه الحياة تستحق كل هذا العناء.
    Pekala, endişe etmeyin Doktor, kanepede uyuyacağım. Open Subtitles حسنـاً، دعكِ من القلق يـا دكتورة سأنـام على الأريكة
    kavganın kendisine güvenmeyen insanların çözümü olduğunu anladım.. Open Subtitles ان الشجارات تأتي من القلق
    Anlıyorum. Ancak artık endişe etmenize gerek kalmadı. Örümcek öldü. Open Subtitles أفهم ذلك ، لكن لا داعى للمزيد من القلق ، لقد مات
    Artık endişe yok, Pansy. Open Subtitles أوه يا بانزي لا مزيداً من القلق الآن يا بانزي
    Birden kendimi bir endişe krizinin ortasında buldum, kalbim çarpıyor ve soğuk ter dökmeye başlıyorum. Open Subtitles وفجأةً أصبحت في منتصف هجوم من القلق قلبي ينبض بسرعة وبدأت أعرق كالخنزير
    Şimdi önümde endişe duyarak geçireceğim bir senem var. Open Subtitles إنه ليس أنني لا يجب علي القلق لسنة إنه أن لدي عام من القلق
    Bunun anlamı artık doktor ve hemşireler kirli iğnelerden geçen enfeksiyonlardan dolayı endişe duymayacaklar. Open Subtitles هذا يعنى إن الممرضات و الأطباء لن يعانوا من القلق من العدوى من الإبر القذرة بعد الآن
    Daha fazla endişe ya da şüphe olmayacak. Birbirimize güvenebileceğiz. Open Subtitles لا مزيد من القلق والشك, سنثق ببعضنا إنه مذهل
    Sana her şeyi sağlıyor. endişe duymadan yaşamayı da. Open Subtitles يجعلكِ تحصلي على الاشياء انها طريقة لعيش حياة خالية من القلق
    Sürekli endişeleniyorsanız genel endişe hastası olabilirsiniz. Open Subtitles إذا تعاني من القلق المفرط أنت يمكن أن تعاني من فوضى القلق
    Programın amacı aşırı endişe ortamı yaratarak deneğin hayatının tehlikede olduğuna inanmasını sağlamaktı. Open Subtitles كان الهدف من البرنامج خلق حالة من القلق الحاد جداً لهؤلاء ممن كانوا يعتقدون أن حياتهم مُهددة بالضياع
    Ama saldırılar Suudilerin daha endişe verici bir akımı görmelerini sağladı. Open Subtitles لكن الغارات تكشف عن الكثير من القلق من السعوديين
    Benimde endişe verici bir stres kaynağı olduğumu düşünüyordu. Open Subtitles لقد ظنّ أنني مجرد جميلة متوترة تعاني من القلق
    Mektuplarından biri her elime geçtiğinde, ağır bir endişe nöbeti geçirdim. Open Subtitles كل رسالة إستلمتها منك سببت لي هجوم شديد من القلق
    Makul bir endişe küçük, çözmen gereken bir bilmece. Open Subtitles إنه نوع من القلق الصالح أيتها الصغيرة وأليك لغز لتقومي بحله
    kavganın kendisine güvenmeyen insanların çözümü olduğunu anladım.. Open Subtitles ان الشجارات تأتي من القلق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more