Tabi ki de bunun avantajı kaynak malzemede sıfır kayıp potansiyeline sahip olmasıdır. | TED | الفائدة من هذا بالطبع، هو أن لديك احتمال فقدان صفر من الموارد المادية. |
Bunlar gerçekte riskli bir insan grubu ve onları destekleyebilecek çok az sayıda kaynak var. | TED | وهذا في الحقيقة قطاع من السكان في خطر ومع القليل من الموارد لدعمهم |
tek hücreli bir organizma. kaynakları maksimum kullanmak adına kendi gibi diğer hücrelerle birleşerek dev bir süper hücreyi oluşturur. | TED | و هو عبارة عن كائن أحادي الخلية، يندمج مع الخلايا الأخرى لِيُكَون خلية كبرى للحصول على أقصي حدٍ من الموارد. |
Ama o işi İnsan kaynakları'ndan sıradan bir adama verdi. | Open Subtitles | تقدم عملها إلى رجل ما شخص عشوائي من الموارد البشرية |
Comeliau soruşturma hakimi olarak size sunulan kaynaklara rağmen Parisli kadınların neden hâlâ bu adamın tehdidiyle yaşadıklarına dair bir açıklama getirmenizi istiyorum. | Open Subtitles | كـ قاضي للتحقيق, اريد منكم ان تشرحوا لماذا على الرغم من الموارد المتاحة لكم الفتاة في باريس لا تزال تخاف من ذلك الرجل |
Gördüğünüz gibi bu süreç günümüz dünyasına uymayan bir şekilde uzman hekimler, pahalı tıbbi görüntüleme teknolojileri gibi kaynaklara fazlaca bağımlı bir süreçtir. | TED | كما ترون، تتطلب هذه العملية الكثير من الموارد كما تتطلب أطباء ذوي خبرة، وتقنيات تصوير طبي مكلفة، وهذا الحل ليس عملياً للعالم النامي |
Sinir sisteminiz, talebi karşılamak için sahip olduğunuz kaynaklardan, diğer kaslardan faydalanmıştır. | TED | إنّ جهازك العصبي استفاد توا إلى أقصى حد من الموارد التي تملكها مسبقاً، عضلات أخرى، لتلبية الاحتياج. |
Kızıl ekibin amacı en az kaynakla, en fazla zararı verebilmekti. | Open Subtitles | كان هدف الفريق الأحمر هو إحداث أقصى دمار و فوضى بالحد الأدنى من الموارد. |
- İnsan Kaynaklarından Lee bu konuşmamız için tanık olarak burada. | Open Subtitles | لقد طلبت لي من الموارد البشرية أن أكون هنا كشاهد لحديثنا. |
Ama başarılı olduğumuzda, ki olacağız herkese yetecek kaynakların olduğu mükemmel bir dünyada olacağız. | Open Subtitles | والنجاح سوف يأتى بعده نجاحا. عالم مثالى بهذا الكم الهائل من الموارد لنا جميعا. |
Akıl hastalıkları ile ilgili tedavi ve araştırmalara daha fazla kaynak ve yatırım sağlamalıyız. | TED | علينا أن نستثمر العديد من الموارد في البحوث و العلاج للامراض النفسية |
Çoğu gezegende sürdürülebilir şekilde yaşayamıyoruz ve hayatta kalmamız için çok fazla kaynak gerekiyor. | TED | لا يمكننا العيش بشكل دائم على معظم الكواكب، و نحتاج العديد من الموارد لنبقى على قيد الحياة. |
ve müthiş öğretici bir deneyim oldu. Doğanın bize bedelsiz sunduğu birçok kaynak olduğunu keşfettik. Tek ihtiyacımız, bu kaynakları fark edebilecek hassasiyet... | TED | وكانت تجربة تعليمية عظيمة لنكتشف وجود الكثير من الموارد تعطينا إياها الطبيعة بالمجان وأن كل ما نحتاجه هو حسّنا لنراها |
Gerçek şu ki, insanlara öz yönetim denen becerileri kazandıracak pek çok yardımcı kaynak mevcut. | TED | الحقيقة هي، أن هناك الكثير من الموارد هناك التي تساعد الناس على اكتساب ما يسمى بمهارات الإدارة الذاتية. |
İhtiyacımız olan şey etik bir devrim, çünkü ancak bu sayede bu muazzam kaynakları dünyayı geliştirmek adına nasıl kullanacağımızı anlarız. | TED | وما نحتاجه هو ثورة أخلاقيّة لكي نستطيع إيجاد طريقة لاستخدام هذه الهبة الضخمة من الموارد لتحسين العالم. |
Üretim fabrikaları kaynakları yanlış oranlarda kullanıyor. | Open Subtitles | مزارع الدجاج تستخدم كبيرة غير متناسبة من الموارد |
İnsan kaynakları uzmanının geçici değişimi için partiye gerek var mı emin değilim. | Open Subtitles | لست متأكداً من أن القرار الجديد من الموارد البشرية سوف يسمح لنا بإقامة حفلة أخرى |
Elindeki geniş kaynaklara karşın boşunaydı. | Open Subtitles | وبالرغم من الموارد الوفيرة لديه كان بحثه بلا جدوى |
Buradayken onları özgür kılacak kaynaklara sahip değilim. | Open Subtitles | ليس لدي ما يكفي من الموارد هنا لاشتري حريتهم |
Yakında bir yerde gerekli kaynaklara sahip değilim. | Open Subtitles | حسنا، أنا لم يكن لديك في أي مكان بالقرب من الموارد المناسبة. |
Şirket, bu kaynaklardan payını alıyordu. | Open Subtitles | الشركة تحصل على حصتها من الكعكة من الموارد. |
Büyük ölçekli kaynaklardan hortumluyor olmalı. | Open Subtitles | إنه يود الإستفادة بأكبر قدر من الموارد المُتاحة له على نطاق واسع |
Zor, pahalı ve tehlikeli tespit görevlerini halletmek için zayıf düşmüş toplumları donatma ve bunu etrafta bolca bulunan yerel bir kaynakla yapmakla ilgili. | TED | من اجل تمكين المجتمعات الضعيفة لمواجهة مواقف صعبة ومكلفة و المهام الكشف الإنسانية الخطرة، وعمل ذلك من الموارد المحلية -- المتوفر بكثرة. |
Fetüs babasından da gen almıştır. Ve bu genler kendi hayatta kalma şanslarını arttırmak için annenin Kaynaklarından paylarına düşenden fazlasını almaya çalışırlar. | TED | حيثُ أن الجنين يرث جينات من والده كذلك. وتعزز تلك الجينات بقاءها عن طريق أستخلاصها أكثر من حصتها الاصلية من الأم من الموارد. |
Endişe veren şey sadece zengin doğal kaynakların kullanması ve şaşırtıcı çevresel etkiler yaratması değil, doğal kaynaklar ve üzerindeki etkisinin bile ölçülmemiş olmasıdır. | Open Subtitles | الشيء المقلق هو أن الموضة لا يستخدم فقط ثروة من الموارد الطبيعية، وجعل الآثار البيئية مذهلة، |