"من النادر" - Translation from Arabic to Turkish

    • nadiren
        
    • nadir
        
    • nadirdir
        
    • ender
        
    • sık
        
    Artık yeni evinde kalıyordu bazen Bayan Shepherd'ın dua ettiğine rastlıyorum ama nadiren sakince ya da düşünceli bir şekilde ediyordu. Open Subtitles . إنها في المبنى الآن أحيانا ما ألمح السيّدة شيبرد وهي تدعي و من النادر أن تكون عمليّةً هادئة أو تأمّلية
    nadiren yağmur yağar, bu nedenle su ve yemek bulması zordur. Open Subtitles من النادر هطول المطر، لذلك الماء والغذاء من الصعب الحصول عليهما.
    İnsanların çömezliği bu kadar iyi taşıyabildiğini çok nadir görürüm. Open Subtitles من النادر أن أرى أشخاصًا يقضون سنتهم الأولى بشكل جيد
    Liv, yemek yiyorum ve o ödüyor. Bunun çok nadir olduğunu biliyor musun? Open Subtitles لف، أنا آكل، وهو من سيدفع أتعرفين كم من النادر أن يحدث هذا؟
    Obur Yiyici avı için otuzuncu seviyenin altında savaşçıları seçmeleri çok nadirdir. Open Subtitles من النادر أن يتم أختيار محارب في مستوى الثلاثينيات لصيد الآكلة الشرهين
    Herhangi bir kayıp veya ödün olmaması gerçekten çok ender rastlanan bir durum, sağlık ve ekonomi arasında veya çevre ve ekonomi arasında. TED انه فعلاً من النادر عدم وجود تناقض بين الصحة والاقتصاد, او بين البيئة والاقتصاد.
    Dümdüz, bu kadar düz bir çizgiye sık rastlanmaz. TED أعني انه من النادر جداً رؤية خطوط مستوية جداً.
    Ama o strateji sizi nadiren ileri götürür. TED لكن تلك الاستراتيجية من النادر أن تؤتي ثمارها
    Bir erkek olarak nadiren çiçek alıyorum, özellikle güzel bayanlardan. Open Subtitles من النادر جداً أن يحصل الرجل على الأزهار من قبل سيدة
    Dürüstlük ve ince zeka çok nadiren bir bünyede bulunur. Open Subtitles الصدق و الذكاء من النادر أن يكونوا مع بعضهما
    Kırmızı ışık burada nadiren görülür ve çoğu hayvan bunu göremez. Open Subtitles من النادر وجود الضوء الأحمر هنا بالأعماق ومعظم أعين الحيوانات لا تتمكن من رؤيته
    Ama çok nadiren nadiren değil, sık sık aslında... yakındaki barda sarhoş olduğumda lris'te kalırım. Open Subtitles الشقيق الكبير المحترم ولكن من النادر جداً في المناسبات أن آتي إلى هنا
    İnsanlar nadiren, öğretmenlerin çelik gibi sinirleri olduğunu söyler ve bunun bir sebebi vardır. Open Subtitles من النادر أن تسمع شخص يقول بأن لدى الأستاذ أعصاب من الفولاذ وهنالك سبب لهذا
    Birinin denemesi çok nadir Our Lady'yi kendi başlarına topla. Open Subtitles من النادر جدا لشخص محاولة استدعاء سيدتنا من تلقاء نفسه
    Ancak orada kaldım, çünkü çok nadir olarak görülecek bir şeye tanıklık ettiğimi anladım, başarı ve ustalık arasındaki o farka. TED و لكني بقيت لأنني أدركت بأنني كنت أشهد ما هو من النادر أن يلمح، الاختلاف بين النجاح و التفوق.
    Gördükleri şey kartondan şekillerdir, çok üzücü, çok yalnız, ve çok şükür ki çok nadir görülen bir vakadır. TED كل ما يرونه هو لوح كرتوني، وذلك مثير للشفقة، والوحدة، ولحسن الحظ إنه من النادر جدًا.
    Fakat artık sarı kanat çok nadir çıkıyor. Çünkü gırgır ağlarıyla, denizden tonlarca gruplar halinde çıkarılıyorlar. TED والآن أصبح من النادر اصطيادها لأنها اصطيدت بالمئات من الأطنان بواسطة الشباك الجرافة.
    Zamanını ve yerini bilmek insanlarımız arasında son derece nadirdir. Open Subtitles حيث من النادر أن يدرك المرء بين قومى توقيت و كيفية موته
    Yaşayan bir dampir görmek oldukça nadirdir. Yarı vampir, yarı insan. Open Subtitles من النادر مشاهدة كائنا حياً جزء منه مصاص دماء و الجزء الآخر إنساناً
    Birisiyle ilgilenmen oldukça nadirdir. Open Subtitles يا للعجب , من النادر أن تهتمي بشخص بهذا الشكل
    Kocası onu yalnız bıraktığı için, ender olarak mutlu ya da keyifliydi. Open Subtitles وتركت وحيدة بواسطة زوجها والذي كان من النادر أن يكون سعيد أو لدية حس فكاهي
    Bir erkeğin çiçeklere ilgisinin olması çok ender bir durum. Open Subtitles من النادر جداً أن تجد رجلاً يهتم بالأزهار
    Bir İngiliz meyhanesinde, kahvaltı için meyve görmek, pek sık rastlanmayan bir şeydir. Open Subtitles من النادر أن أرى فواكه على وجبة الإفطار في مطعم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more