"من الهراء" - Translation from Arabic to Turkish

• saçmalık
• saçmalıklar
• pislik
• zırvalık
• saçmalığa
• saçmalıktan başka

Biliyor musun, eskiden tüm bunların romantik bir saçmalık olduğunu düşünürdüm.
أتعرفين , كنت أظن بأن هذا يبدو كنوع من الهراء الرومانسي

Bay Diaz'ın bunu yapmana izin vermesi için ne tür bir saçmalık yaptın?
أي نوع من الهراء هو هذا كيف سمح لك السيد دياز بفعل ذلك

Yine şu melankolik saçmalıklar. Gittikçe Louis'ye daha çok benziyorsun.
المزيد من الهراء والجنون في يوما ما ستصبحين مثل لويس

İlk yıl, yüzlerce hayata... sığacak kadar pislik ve kan, açlık ve ölüm vardı.
هناك ما يكفي من الهراء والدماء والمجاعات والموت في سنته الأولى ليملأ 100 حياة على الأرض

Burda uğraşmak zorunda olduğum bir yığın zırvalık var, Kenneth...
"لدى ما يكفي من الهراء لأتعامل معه هنا يا "كينيث

Bir sürü saçmalığa göz yumabilirim ama bir personelin benimle olan seks macerasını haykırmasına olmaz.
قد أسمحُ بالكثيرِ من الهراء لكن أن يعلن مرؤوسٌ لديّ عن مغامراته الجنسيّةِ معي؟

Felsefesi aslına bakarsanız saçmalıktan başka bir şey değil ama...
حسناً, الفلسفة هي نوعاً من الــ.. نوعاً من الهراء, لكن..

Bayat komik değil, akılllıca. Müşteri bir avuç dolusu alaycı saçmalık istemiyor.
وليس مثيرًا للضحك ولكن ذكي فالزبون فلا يريد مجموعة من الهراء الساخر

Aslında bana göre hepsi saçmalık ama bypassa az kalmışsa artık soru sormuyorsun.
الإسترخاء رأى شخصي، أعتقد أن كل ذلك كتلة من الهراء لكن حينما تواجه الضغوط تتوقف عن طرح الأسئلة

Spor kanallarında bir sürü saçmalık var. Komik olduğunu düşünmüyorum Mick.
كم هائل من الهراء يصل إلى قناة الآس بي آن لا أعتقد أن ذلك جد مضحك ، مايك

Ben ciddiyim. Artık başka saçmalık olmamalı.
أنا جاد، لا يجب أن يكون هناك المزيد من الهراء

Yapma. Düşünme biçimim hakkında bir sürü saçmalık ortaya atıldı.
لقد كان هناك الكثير من الهراء عن الطريقة التي أفكر بها

Benim aileme girmekle beraber gelen bir saçmalıklar dalgası var.
أجل هناك عاصفة من الهراء تأتي مع وجودي في العائلة

Bu gösterişli laflar ve zırvalar Amerikan erkeklerinin Fransız kızlarla yatmak için uydurduğu saçmalıklar.
هذا نوع من الهراء الرنان الذى يقوله الأمريكيين دوماً للفتيات الفرنسيات حتى يتمكنون من النوم معهن

pislik denizindeki parlak bir yıldızın eve dönmesi gibi.
الامر مثل النجم الساطع في بحر من الهراء كوني عدة للبيت

Bu pislik parçasını köpek balıklarına yedirmeye götürüyoruz.
سناخذ هذه من الهراء خارج... في طريقي الي الشعور بسمك القرش

Evet. Tüm istediğim daha çok zırvalık.
أجل كل ما أريد المزيد من الهراء

Hemşire sana bir yığın zırvalık anlatmış.
‫كانت ممرضتها تلقمها الكثير ‫من الهراء

Evet, uydurma bir saçmalığa benziyor.
أجـل يبدو أنـه من الهراء الذي يمكن أن يلفقـه أحـد

Parasını böyle bir saçmalığa harcayan insanlar o parayı pek uzun süre tutamazlar.
الناس تنفق أموالها على هذا النوع من الهراء بما أننا لم نقم به منذ فترة كبيرة

Başkası için sadece saçmalıktan başka bir şey değildir.
...لأي أحد آخر انها مجرد كومة من الهراء النتنة

saçmalıktan başka bir şey değil.
هذا يبدو كـ الكثير من الهراء