"من وجهي" - Translation from Arabic to Turkish

• yüzümden
• yüzüme

Ne kötü düştüm. Bir de bisikleti görsen, yüzümden daha beter durumda.
يا لها من جولة لعينة,لحسن الحظ الدراجة تبدو بأفضل حال من وجهي.

Ve sonra bir gün bir çocuk, Howard Rubenstock arkamdan gizlice geldi ve maskeyi yüzümden çekip aldı.
حتى قام احد الاولاد بالتسلل من خلفي وقام بإقتلاع الماسك من وجهي

yüzümden anlayamayacağınızı biliyorum, ...ama şu an şoka uğradım.
أنا أعرف انكم يا رفاق لايمكنكم أن تحكموا من وجهي لكنني مصدوم الأن

Niye benim yüzüme de rahatsız edici bir şekilde yaklaşmıyorsun?
أنت لم لا تقترب من وجهي أنا أيضاً بطريقة غير مُريحة ؟

O günden sonra aylar boyu her gün aynada yüzüme bakıp değişip değişmediğimi görmeye çalıştım.
بعد أشهر من ذلك أتحقق من وجهي في المرآة كل يوم لمعرفة ما إذا كان يحدث

Tam bu esnada, annemin rehberlik öğretmenimle düzüşüyor olması bile, gülümsememi yüzümden silemedi.
بالرغم ان امي تواعد مدربي الرياضي في هذه اللحظة لا استطيع إزالة هذه الإبتسامة من وجهي

Bu gel-gitlerden ne kadar çok eğlensem de ne kadar eğlendiğimi yüzümden anlayabilirsiniz sanırım karar vermeye hazırım.
بقدر ما استمتع بهذا الذهاب و الاياب يمكنك ان تري من وجهي كم اعتقد اني جاهز للحكم

Kız kardeşim beni bulmasaydı domuzlar yüzümden daha fazlasını yerdi.
لو لم تعثر عليّ أختي، كانت الخنازير لتلتهم ما هو أكثر من وجهي

Evet, saçlarım bugün yüzümden daha güzel.
نعم,شعري يبدو افضل من وجهي اليوم.

Büyük, kara kıçını yüzümden çek!
احصل كبير، الحمار الأسود من وجهي!

yüzümden 15 cm uzaktaydın.
أنتِ على بعد 15 سم من وجهي

Herkes yüzümden korkar.
الكل يخاف من وجهي

- Dostum, topu yüzümden birkaç santim ötede gördüm.
لقد كانت على بعد انش من وجهي

yüzümden iki yıl aldıracağım.
علي إزالة سنتين من وجهي

Barney, gözlerimi açtığımda çıplak popon yine yüzümden 2 cm uzaktaysa, yemin ederim ki...
(بارني), أقسم بالله لو فتحت عيناي ووجدت مؤخرتك العارية على مقربة من وجهي مُجدداً

yüzümden kalanları saklamak istiyorum.
أود أن أُبقي ما تبقى من وجهي

yüzümden kalanları saklamak istiyorum.
أتمسك بالنصف الآخر من وجهي

Ona zarar vermemem için yalvardı ve onu hademe tişörtünün yakasından sımsıkı yakaladım, onu yüzüme yaklaştırdım, o benden uzun ama pelerin iş görüyor, böylece o dinliyordu ve ben de gözlerinin içine bakıyordum.
وتوسل الي ان لا أؤذيه وأمسكت به من قبة القميص الخاص بعمال النظافة، وسحبته بالقرب من وجهي هو أطول مني قامة ولكن ساعدني الرداء، لذا فهو يسمعني عندما أنظر اليه في عينية،

Ben de koklamak istiyorum. Onu yüzüme yakın tut.
أريد أن أشمها ضعها بالقرب من وجهي

yüzüme iyice yaklaşıp bana bir şeyler zırvaladı.
اقترب كثيرا من وجهي وقال لي كلمات بذيئة