| Ama şu andan itibaren, daha çok, bilgiyi kimin çaldığıyla ilgileniyoruz. | Open Subtitles | ولكن في الوقت الحالي، نحن مهتمون أكثر بمعرفة من سرق المعلومات |
| Tamam, biz bu tür şeylerle ilgileniyoruz. | TED | حسناً, فنحن مهتمون بهذا النوع من الأشياء. |
| Buradaki herkes bununla ilgileniyor ve ne kadar yapabileceğini merak ediyoruz. | Open Subtitles | نحن كلنا هنا مهتمون بذلك ونريد أن نرى إلى أي مدى تستطيعين أخذها |
| Neden erkekler, onlara ilgi duymayan kadınlarla bu kadar çok ilgileniyorlar? | Open Subtitles | لماذا الرجال مهتمون بالنساء بالفطرة اليس لديك اهتمام بهن؟ |
| Fakat biz, insanların bir çok seviyedeki etkileşimlerini merak ediyoruz. | TED | لكننا مهتمون دائما تفاعال انساني متعدد المستويات. |
| Fakat, biz sanal gerçeğin kayıp miraslara sunacaklarıyla ilgileniyoruz. | TED | ومع ذلك، نحن مهتمون بشكل أكبر بما يقدمه الواقع الافتراضي للتراث المفقود. |
| Bir muhteşem renk birliğiyle ilgileniyoruz. Biz büyük ekranlarla, parlak ekranlarla ilgileniyoruz. | TED | نحن مهتمون بتناسق الألوان بصورة ممتازة. نحن مهتمون بشاشات العرض الكبيرة، شاشات العرض الزاهية. |
| İlgilendiğimiz bu yüzey altı çevrelere erişebilmemiz için, bunlar için gerekli aletleri üretmekle ilgileniyoruz. | TED | ومن أجل الوصول إلى تلك البيئات التحت سطحية التي نعمل عليها ، فنحن مهتمون جداً في تطوير الأدوات التي ستساعدنا في ذلك. |
| Fermantasyon kimyasalların alımı ile ilgileniyoruz. | Open Subtitles | نحن مهتمون بالشراء بالجملة للمواد الكيمياوية المتخمرة |
| Üniversitemizde ise biz sadece yetişkinlerle ilgileniyoruz. | Open Subtitles | في هذه الجامعة، نحن مهتمون فقط بالبالغون |
| Çoğu benimle ilgileniyor. Bunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | في الأغلب هم مهتمون بمشاهدتي أنا على ما أظن |
| - Gölgeler her neyse, her neredeyse çocuk hayaletlerle çok yakından ilgileniyor. | Open Subtitles | كائناً من كانوا وأينما كانوا يعيشون فأنهم مهتمون جداً بأشباح الأطفال |
| Bu adamlar sadece yasadışı kâr ile ilgileniyorlar hızlı ve kirli para ile | Open Subtitles | وهؤلاء مهتمون فقط بالأرباح الغير مشروعة والأموال السريعة القذرة |
| Pek çoğu var olma sebebi insanların pek çok farklı şeye merak duyması. | TED | بدأ العديد ببساطة لأنهم مهتمون في الكثير من الأشياء المختلفة. |
| Benim gibi araştırmacıların bunu anlayıp geliştirme konusunda ilgili olması çok da şaşırtıcı değil. | TED | إذًا لا عجب أن باحثين مثلي مهتمون جدًا بفهمها وابتكار طرق لتحسينها. |
| İşte bu laboratuvarımda ilgilendiğimiz şey. | TED | وهذا ما نحن مهتمون بالبحث فيه في مختبري. |
| Japonlar yüzen adalar inşa etmeye ilgi gösteriyor. | TED | اليابانيون مهتمون بإنشاء الجزر العائمة. |
| Fizikçilerle de çalışıyorum ve çoğu zaman küresel iklim değişimiyle ilgililer. | TED | أنا أعمل ايضا مع علماء الفيزياء، وهم في كثير من الأحيان مهتمون بتغير المناخ العالمي. |
| Bunun yarım çaykaşığı tüm bir köyü yok edebilir, ilgilenen alıcılar sonuçları görmek istedi. | Open Subtitles | نصف ملعقة شاي من هذا يمكن أن يبيد قريةً بالكامل المشترون مهتمون بأن يروا النتائج |
| Skynet'in ilgisini çektiyse, bizim de ilgimizi çekti demektir. | Open Subtitles | حسنا ، أعتقد أنه اذا كانت سكاي نت مهتمة ، فنحن مهتمون |
| - Evet. Kuantum mekaniği teorilerimle mi ilgileniyorsunuz? | Open Subtitles | انتم مهتمون في نظريات ميكانيكا الكم؟ |
| İnsanlar COVID virüsü hakkında endişe duyuyorlar bu nedenle semptomlar için gerginler ve ön hatlardaki aile için endişeliler. | TED | يشعر الأشخاص بالقلق إزاء كوفيد، ومضطربون جداً من الأعراض وهم مهتمون بالعائلة في الأساس. |
| Özellikle Küba konusunda endişeliyiz. | Open Subtitles | نحن بوجه الخصوص مهتمون بـ كوبا |
| İlgilerini çeken şey acı ve ölüm çünkü bunun ilgi ve empati getireceğini düşünüyorlar. | TED | هم مهتمون بالاعتداء، بالقتل، لأنهم يعتقدون بأنه سيحوز على الاهتمام والمواساة. |
| Böyle durumlarda, fedareller onunla ilgilenmezler, inan bana. | Open Subtitles | سيناريو كهذا، ولن يصبح الفيدراليون مهتمون به، صدقني |