Haritalara baktığımız zaman, haritalar bize tipik bir dalgalanmayı göstermekteydi, dalga üzerine dalga, çünkü bütün salgınlar birçok salgının birleşimidir. | TED | ثم نظرنا في الخرائط، وأظهرت الخرائط هذه الموجة النموذجية موجه على موجه، لأن جميع الأوبئة هي مزيج من العديد من الأوبئة. |
Bütün bu yaşamları birbirine bağlayan bir enerji, bir bağ, bir dalga var. | Open Subtitles | هناك طاقه,موجه تجعل كل هذه الارواح متصله. |
Açıklaması zor aslında, bir silahın kendine doğrultulmuş olma hissi. | Open Subtitles | من الصعب أن نصف بالضبط الشعور بوجود مسدس موجه اليك |
Şuradan dört doruklu bir sinüs dalgası ekliyorum ve onu çalıştırıyorum. | TED | هنا أنا أضيف موجه اقتران جيب ذات أربع قمم واقوم تشغيلها |
Adınıza yazılmış, pulu yapıştırılmış ama damgalanmamış bir mektup. | Open Subtitles | خطاب واحد , عليه طابع ولكنه ليس مغلقاً موجه إليكِ |
Eğer empatimin size yönelik olduğuna inanırsanız bana güvenme ihtimaliniz daha da yüksek. | TED | وإذا اعتقدت أن تعاطفي موجه إليك، فيوجد احتمال أكبر لوثوقك بي. |
- Biraz. güdümlü bir füzenin jiroskopik kontrol dengesini bir radyo ışını veya başka bir şeyle bozmak demek. | Open Subtitles | انه رمى السيطرة التوازنية لصاروخ موجه غير مستقر مع |
Bana silah doğrulttu. Bir hamle yaptım ve adam düştü. Sana anlattım. | Open Subtitles | كان لديه سلاح موجه إلي فابتعدت عنه وأصابه , لقد أخبرت بذلك |
Bu çocuğun başına şık bir silah dayamış olduğum kimsenin umurunda değil mi? | Open Subtitles | لا أى شخص يهتم إلى ذلك أنا أملك مسدس مصنوع جيداً موجه إلى رأس هذا الولد |
Sana gönderilmiş olan bir salakgraf, Barbie. | Open Subtitles | لماذا ، انه غرام وهمي وانه موجه إليك ، باربي. |
Iron Maiden Hindistan'da yeni dalga hard rock'ın öncülüğünü yapanlardan. | Open Subtitles | آیوب مایدن وهي تقود موجه جديدة من الصخور الصلبة في لنديا. |
dalga geliyor. Şimdi senden istediğim kulaç at ve çık üstüne. | Open Subtitles | الان في موجه قادمه اريدك ان تسبحي وتركبيها |
Genç müzisyenler Norveç'teki kiliselere dalga dalga saldırılarda bulundu. | Open Subtitles | تسبب الشباب الموسيقيين موجه من الهجمات على الكنائس في النرويج |
Fark etmezdi, çünkü onca silah sesinden sonra Lefferts'in tek gördüğü şey kendisine doğrultulmuş bir silahtı. | Open Subtitles | لا يهم أقصد, بعد كل إطلاق النار ذاك فإن كل ما يراه ليفيرتس هو سلاح موجه عليه |
Şu an tek arkadaşın kafana doğrultulmuş silah. | Open Subtitles | الآن, كل ما لديك هو مُسَدسٌ موجه إلى رأسك. |
Güvenlik kameralarında da hiçbir şey görünmüyor. Büyük bir şok dalgası sonrası, cam patlamış gibi. | Open Subtitles | لم تسجل كاميرات المراقبه شىء بدت كأنها موجه صدمه كبيره فقط |
Gözü hemen kapatmaları iyi oldu. Bir Enerji dalgası sizi takip etmiş. | Open Subtitles | أننا محظوظون لأننا أغلقنا العين سيدى موجه كبيره من الإنفجار تبعتك عندما مررت |
Babamın eşyalarına bakıyorduk ve... bunu bulduk, sana yazılmış. | Open Subtitles | كنانبحثفي اغراضأبي , ووجدناهذا, موجه لكِ |
Akatsuka'nın yeni kozmetik serisini çocuklara yönelik çıkarmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | انا افكر ببدء خط جديد من مستحضرات التجميل موجه نحو الاطفال |
Yüksek irtifa güdümlü füzelerin kalkış kodlarını karıştıran bir verici programı üzerinde çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يعمل على نظام لمنع اطلاق الصواريخ يسمى الشبح موجه للارتفاع العالى لمنع الاطلاق |
Evet ama başkanın kafasını hedef almış gerçek bir silaha benziyordu. | Open Subtitles | أجل، لكنهبداوكأنه سلاح حقيقي، موجه لرأس العمدة. |
Vektör üç-yedi-dört, saldırı düzeni. | Open Subtitles | موجه ثلاثة سبعة أربعة , تشكيل هجومِ. |
Ve geri kalanlar, kafasına silah bile dayasalar bu kitabı almayacağını belirtmiş ki bu satışlar için hiç de iyi değil. | Open Subtitles | و الباقي منكم لن يشتريه حتى لو كان مسدس موجه الى رأسه و هذا غير جيد بالنسبة للمبيعات |