| Uyuşturucu satıcısı vuruldu,... bu o kadar da şaşılacak bir şey değil. | Open Subtitles | موزع مخدرات يتلقى طلق ناري، سأتخطى حدودي قليلا وسأقول ان ذلك شيئ متوقع حدوثه. |
| - Onun Meksikalı kartellere bağlı Uyuşturucu satıcısı olduğunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | تعرف أنه موزع مخدرات مرتبط باتحاد مكسيكي ؟ بالطبع |
| Sokaklarda bu logoyu kullanan bir tek satıcı var. | Open Subtitles | هناك فقط موزع واحد هناك من يستخدم هذا الشعار |
| Belalı adam. Meksikalılar haricinde batı yakasının en büyük eroin dağıtıcısı. | Open Subtitles | رجل سيء، خارج الحدود المكسيكية إنه أكبر موزع هيروين على الساحل الغربي |
| Yeni bir dağıtıcı makinesi ürettiler. | Open Subtitles | لقد جعلوا من نوع جديد كريم موزع. |
| Burada binlerce oyuncu var. 500 krupiye var. Hepsi de günün 24 saati beni soymaya bakıyor. | Open Subtitles | عندي آلاف اللاعبين,و 500 موزع يحاولون سرقتي و إفلاسي على مدار الساعة |
| Kendi gazete dağıtım araçları var. | Open Subtitles | سوبر ستور الأمريكي لديهم موزع الجرائد الخاص بهم |
| Arabayla götürüp, evden uzakta bir yerde teslim edecektim ama anlaşılan distribütör kapağını almışsın. | Open Subtitles | كنت سأقله عن هنا، وأخليّ عن بعيدًا عن المنزل، لكن يبدو أنكِ قد إنتزعتِ غطاء موزع الكهرباء للسيارة |
| Belki Rhonda'nın satıcısı Peter'dır. Ne kadar istiyorsunuz? | Open Subtitles | ربما كان بيتر موزع المخدر ل روندا كم تريد ؟ |
| Elkton'dan bu sabah gelen bir Uyuşturucu satıcısı. | Open Subtitles | موزع مخدرات من الدرجة الثانية أطلق سراحه من "إلكتون" هذا الصباح |
| Bu günkü Uyuşturucu satıcısı mı? | Open Subtitles | هذا هو موزع المخدرات من ظهر اليوم؟ |
| Herkesi çağır, Burada satış ayarlayan yeni bir satıcı hakkında tüyo aldım. | Open Subtitles | قم بأحضار الجميع ، لدينا معلومة عن موزع مخدرات جديد ربما سيقوم بالبيع هنا |
| Isaiah, Yani Terry Isaiah büyük bir satıcı. | Open Subtitles | أيزياه ، أي تيري أيزياه موزع مخدرات كبير |
| Aetna Casualty sigorta şirketi için milyon dolarlık işler yapmazken, yoksa Chrysler'ın New England dağıtıcısı mıydı? | Open Subtitles | عندما لا يكون (جورج ويليس ) الأب مشغولاً في شركة (آتينا كاجولتي) أم مع موزع سيارات كرايسلر في نيو انجلاند؟ |
| Adam Baja Uyuşturucu Kartelinin önemli bir dağıtıcısı. | Open Subtitles | "هو موزع رئيسي لمخدرات "باخا كارتل |
| Sadece sevdiğin salsa sosunu üstüne koy ve dağıtıcı aşağı indirsin. | Open Subtitles | فقط ضع الصلصة المفضلة لديك فوق وستخرج من موزع الصلصة في الأسفل! |
| Senin seçtiğin bir krupiye ile neden oynayayım ki? | Open Subtitles | و لماذا أشترك في لعبة مع موزع من اختيارك؟ |
| Ve diğer elemanlar da bıraktı. dağıtım yapacak kimse kalmadı. | Open Subtitles | واذا استقال كل شخص فلن يصبح لدينا اي موزع. |
| Ancak uyuşturucularım yeni bir distribütör bulmadan önce yapsan iyi edersiniz. | Open Subtitles | ولكن كنت أفضل القيام بذلك الآن، قبل عقلي العثور على موزع جديد. |
| Açıklamanı kendine sakla torbacı. Kovuldun. | Open Subtitles | كف عن استخدام الألفاظ العامية يا موزع المخدرات، أنت مطرود |
| Dinle, bir üst seviye dağıtımcı ile daha anlaşma yapamayız. | Open Subtitles | لن نتعامل مع موزع كبير اخر. |
| Hayatımın sonuna kadar Uyuşturucu satan pezevenk olamam | Open Subtitles | اليس كذلك براين؟ انا لا اريد الصاق ما أدعى به في الحياة كقواد موزع مخدرات |
| Ek iş olarak gazete dağıtımı yapmadıysanız tabii. | Open Subtitles | إلا إن كنت تعمل موزع جرائد كعمل ثانوي |
| Küçük bayicimiz papyon takıyor. Çok tatlı! | Open Subtitles | موزع الورق يرتدي ربطة عنق لطيفة |
| Oh, sen Uyuşturucu satıcısıydın. Arkadaş geçen hafta pezevenkti. | Open Subtitles | أوه, اذا أنت موزع مخدرات الشاب الذى كان معى الأسبوع الماضى كان قواد |
| Wolf Cola, sahte bir kola dağıtımcısı. | Open Subtitles | كولا الذئب، هذا موزع مشروبات غازية مزيف |
| Sen onlara söylemedikçe odanın alternatif akım dağıtıcısını hedefledim, | Open Subtitles | ما دمت لا تقول لهم أولا استهدف غرفة موزع التيار المتردد |