"موهبته" - Translation from Arabic to Turkish

• yeteneğini
• yeteneği
• yetenekli
• yeteneklerini
• yetenek
• yeteneğine
• Yetenekleri
• yeteneğinden

Bizimle çalışıyor olmasının, yeteneğini yok ettiğini mi düşünüyorsun?
هل تعتقد بأن تواجده في شركتنا سيدمر موهبته ؟

Görev almaması, yeteneğini boşa gitmesi, olduğunu biliyorum.
هذا ما أتحدث عنه، فالرجل يبدد موهبته في دوريات الشوارع

'Ama onun asıl yeteneği iskambil kartlarında yatar- 've kartlarla kumar oynamakta.
ولكن موهبته الحقيقية هى الغش فى أوراق اللعب ولعب المقامرة

Oğlun büyük bir tehlikede. yeteneği için yardıma ihtiyacı var.
ابنك في خطرٌ عظيم يحتاج لمساعدةٍ مع موهبته

Bu gece aramızda çok yetenekli bir şarkıcı var, ülkesine olan bağlılığı yeteneğinden de fazla.
نحن نسعد الليلة , بأن يكون معنا مطرب,موهبته الرائعة لا يفوقها شئ إلا عشقه لوطنه

yeteneklerini yalnızca şiddeti önlemek için kullanan bir askeri deha savaş halindeki krallıklar arasında seyahat eden efsanevi bir gezgin ve ustaca stratejilerle kralları savaştan vazgeçirmeye çalışan biriydi.
عبقري عسكري و الذي استخدم موهبته فقط لمنع العنف كان إسطوريا بترحاله

Bulmaca çözmek ya bir yetenek gösterisidir... ya da bir eksikliğin üstünü örtme çabası.
وهذه الكلمات المتقاطعة تدل على موهبته أو أنه يحاول إصلاح خلل

Ama doğal hitabet yeteneğine ve açık sözlü yaklaşımına rağmen seçmenler Milk'in radikal bakış açısını anlayamadılar.
ولكن بالرغم من موهبته في الخطابة وأسلوبه المتفتح، لم يستطع الناخبون استيعاب أهداف ميلك الجوهرية.

60'larda antrenörlüğe ve menajerliğe başladı ama yeteneğini hiç kaybetmedi.
بدأ العمل كمدير في الستينات لكنه فقد موهبته

Antrenörlük ve yöneticiliğe 60 larda başlamıştı ama yeteneğini hiç kaybetmedi.
بدأ التدريب والإدارة في الستينات ولم يفقد أبداً موهبته

Ünlü çapkın, kadınları soymaktaki yeteneğini onları giydirmek konusunda da gösterebilecek mi?
. برادفورد ميدا هل يستطيع الرجل سي السمعة ان يترجم موهبته من مفروشات النساء

Picasso resim yeteneğini dokuz yaşındayken bulmuş.
داكوسيف اكتشف موهبته في الرسم عندما كان بالتاسعة

Picasso resim yeteneğini keşfettiğinde... - ...henüz 9 yaşındaymış.
داكوسيف اكتشف موهبته في الرسم عندما كان بالتاسعة

Onun kendinden emin tavrı, cazibesi ve yeteneği her zaman ona istediğini kazandırır.
مواقفه الواثقة سحره , موهبته كلها تساعده للحصول على ما يريد

Annem herkesin kendisine ait bir yeteneği vardır derdi benimkini nasıl kazandığımı hiç söylemedi.
أمي كانت تقول أن لكلِ منا موهبته وهي لم تقل لي يومًا كيف حصلت على موهبتي

Tüm yeteneği o kutularda.
. كل موهبته في هذه العلب وأتركه يشرب لوحده؟

Brandon'un yetenekli olduğu işi yapmasına ikna etmeye çalışıyor bir yandan da...
على سبيل المثال من جهة عليك أن تقنعي براندن ألا يخفي موهبته ولكن بالجهة الاخرى

Eğittiği en yetenekli aylak.
وهو كان كريم كانت موهبته تدريب الفاشلين

yetenekli elleri olmalı.
كل رجل يجب أن يكون لديه موهبته الخاصه

Lu'daki Üç Soylu Aile onun yeteneklerini kontrol altında tutuyorlar.
عائلات النوبل الثلاث في لو أبقت موهبته تحت المراقبة

Onun yeteneğini kıskanıyor ve bu harika bir yetenek. Nadir rastlanan cinsten, bulunmaz bir yetenek.
هو يغار من موهبته يجب أن تعثر على هذا فهو أمر نادر

"Erkekliği yeteneğine galip gelmiş."
انك قلت : موهبته مزقت بواسطة خوف رجولته انك قلت :

Yetenekleri ve zekâsıyla onu aşağılayan herkesi yok edebileceğini düşündü.
يتخيل أن موهبته و يمكنه أن يدمر من يهينوه