ve insanların koştuğum her mil için bağış yapmalarını sağlayacağım. | Open Subtitles | وأجعلُ الناس يراهنون بالمال .في كلّ ميلٍ أذهبهُ |
Bir mil falan. Ve en fazla birkaç hafta geçmiş olmalı. Belki de bir ay. | Open Subtitles | ليس أبعد من ميلٍ على أي حال ، ولابد أنه قد هبط منذ بضعة أسابيع ، ربما شهر. |
Çünkü onu patlatırlarsa 100 mil çapında her şeyi yok edebilir. | Open Subtitles | لأنّهم إن شحنوها، فيمكن أن تدمّرَ كلّ شيء ضمن مائة ميلٍ مربّع. |
Ona 2 km. kareden daha büyük bir alanı boşaltmasını söyleyin. | Open Subtitles | أخبره أنّ عليه إخلاءَ منطقةٍ أوسع بكثير مِن شعاع ميلٍ واحد. |
Karım orada bana bakıyor, ona milyonlarca kilometre uzak hissediyorum. | Open Subtitles | أرى زوجتي جالسةً هناك تنظر إلي لكنّني أشعر أنني على بعد مليون ميلٍ عنها |
Bu sonu gelmez para oluğu mil başına üstümüze 16 bin dolar fışkırtırken kalkmış bir de yolu düz yapıyorsun! | Open Subtitles | ،هذا مالٌ غير مُنتهي يدفعون لي 16.000 دولار لكلِّ ميلٍ على الرغم، لقد بنيتَ السكك مُستقيمة |
- Mağdur o yoldan aşağıda bulundu yaklaşık bir mil veya öyle. | Open Subtitles | لقد وجدث الضحيّة . أسفل هذا المسار بنحو ميلٍ أو مايقارب |
Kuyruklu yıldızlar saatte 1 milyon mil hızla seyahat edebilirler. | Open Subtitles | قد ترتحل المذنّبات بسرعة مليون ميلٍ في الساعة |
Yıldızlar birbirlerinden sadece 50,000 mil uzaklıktalar. | Open Subtitles | يبعُد النجمان خمسين ألف ميلٍ وحسب عن بعضهما |
Saatte 600,000 mil hızla galaksimizi yırtar. | Open Subtitles | يشقّ مجرّتنا بسرعة ستمئة ألف ميلٍ بالساعة |
Kara delik bir yıldızı saatte 2 milyon mil hızla galaksinin dışına fırlatıyor. | Open Subtitles | قام الثقب الأسود بقذف نجمٍ خارج المجرّة بسرعة مليوني ميلٍ في الساعة |
Kuyruklu yıldızımız saatte 50,000 mil hızla uzaya savrulur. | Open Subtitles | يندفع مذنّبنا عبر الفضاء بسرعة خمسين ألف ميلٍ في الساعة |
Güneş'ten 200 milyon mil uzaklıkta buzdan su buharlaşmaya başlar. | Open Subtitles | من مسافة مئتي مليون ميلٍ عن الشمس يبدأ جليد الماء بالتبخّر |
Güneş'e doğru saatteki hızı 100,000 mil ile roket gibi bir hızla ilerler. | Open Subtitles | ينطلق صوب الشمس بسرعة مئة ألف ميلٍ في الساعة |
Saatte 20,000 mil hızla uzayda ilerliyor. | Open Subtitles | يطير عبر الفضاء بسرعة عشرين ألف ميلٍ في الساعة |
Genellikle saatte 20,000 mil hızla çarpıyorlar. | Open Subtitles | وتتصادم حتى بسرعة تناهز العشرين ألف ميلٍ في الساعة |
Dünya yüzeyindeki her mil kare bu olayla yüzleşirdi. | Open Subtitles | أكثر من كل ميلٍ مربّع من سطح الأرض يواجه هذا الحدث |
10 milyar tondan daha fazla olan bu malzeme saatte bir milyon mil hızdan daha süratli bir şekilde ateşlenir. | Open Subtitles | يتم قذف أكثر من عشرة بلايين طن من العناصر بسرعة تناهز مليون ميلٍ بالساعة |
Ama hepimiz ailelerimizin tek bir medeniyet çatısı altında birlikte çalıştıklarını hissediyoruz, saatte 28 bin km. hızla giderken. | TED | ولكن كلٌّ منا حظيَ بلحظة تأمّل عائلته يعملونَ بتناغم كحضارة واحدة، ونحنُ نحلّق بسرعة 17500 ميلٍ في الساعة. |
Eski Nike fabrikası buraya 1,5 km uzakta. | Open Subtitles | موقع شركة نايك القديم انه على بعد ميلٍ من هنا |
Mükemmel bir fikir, en yakın yoldan, bir kilometre uzakta koşması hariç. | Open Subtitles | تشخيصٌ ممتاز، عدا أنّها تهرول بعيدةً نصفَ ميلٍ عن أقرب الطرق |