- İşin içinde sen varsan, bu işle bir ilgim yok. | Open Subtitles | أأنتِ مُتورّطة بالقضيّة؟ لا أريد أيّ علاقة بهذا الأمر. |
Yabancıların böyle bir işin içinde olduğunu duysunlar istemeyiz. | Open Subtitles | لو سمعوا همساً حول هذا... أنّ رعايا أجنبيّة مُتورّطة بمثل هذا الأمر... |
Bilmiyorum, ama işin içinde Root varsa her şey mümkün. | Open Subtitles | لا فكرة، لكن بكون (روت) مُتورّطة في الأمر، فإنّ أيّ شيءٍ مُمكن. |
Tish'in yasadışı silah satan bir çeteye bulaştığına inanıyoruz ve silahların burada saklandığına. | Open Subtitles | إننا نعتقد أنّ (تيش) مُتورّطة مع مجموعة تبيع أسلحة غير قانونيّة وأنّه يتمّ تخزينهم هُنا. |
Tish'in yasadışı silah satan bir çeteye bulaştığına inanıyoruz ve silahların burada saklandığına. | Open Subtitles | إننا نعتقد أنّ (تيش) مُتورّطة مع مجموعة تبيع أسلحة غير قانونيّة وأنّه يتمّ تخزينهم هُنا. |
Görünüşe göre herkes elması gerçek sanıyormuş. Alice'in işin içinde olduğunu çözdüm. | Open Subtitles | على ما يبدو، لمْ يكن هُناك أحد آخر عرف أنّ الألماسة كانت حقيقيّة، وتوقعتُ أنّ (أليس) مُتورّطة. |
Bu işin içinde. | Open Subtitles | هي مُتورّطة في هذا. |
Bu işin içinde miymiş? | Open Subtitles | -أهي مُتورّطة في هذا؟ |
Angela'yı araştırın. O bu işin içinde. | Open Subtitles | ابحثي في أمر (أنجيلا)، إنها مُتورّطة |