Beni aradığında, evine doğru gitmekte olan bir masabaşı polisiyim, sadece. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد قائد مكتب كَنَت في طريقي إلى البيت عندما اتصلت |
Evet, dediğim gibi sadece utanıyorum. | Open Subtitles | أوه، نعم، كما قُلتُ، أنا مُجَرَّد مُحرَج. |
Evet, dediğim gibi sadece utanıyorum. | Open Subtitles | أوه، نعم، كما قُلتُ، أنا مُجَرَّد مُحرَج. |
sadece şu an daha çok kötü yönlerini dinleme havamdayım. | Open Subtitles | أَحْزرُ أنا مُجَرَّد أكثرُ في المزاجِ للسَمْع عن له النوعيات السلبية الآن. |
sadece Todd'un perspektifinden bakıyorum. | Open Subtitles | لكن أنا مُجَرَّد تَفْكير مِنْ منظورِ تود. |
Elimden geldiğince size yardım ediyorum, fakat Ben sadece bir doktorum. | Open Subtitles | أنني اُساعدُ كم أقدر المستطاع ،ولكنني مُجَرَّد مساعد طبيب |
Ama artık sadece ikimiz varız diye mutluyum. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد مسرورُ جداً هو كلانا فقط الآن. |
Hayır, hayır, Ben sadece New Jersey'i seven, aptal Ray'im. | Open Subtitles | لا، أنا مُجَرَّد راي أخرس الذي يَحْبُّ نيو جيرسي. |
Eve gitmeye hazırım sadece o kadar. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد مستعدُّ لذِهاب إلى البيت، ذلك كُلّ. |
Sanırım, sadece biraz daha fazla hassasım. | Open Subtitles | أَحْزرُ أنا مُجَرَّد حسّاس أكثر بعض الشيء الآن أَو شيء. |
sadece ondan çabuk vazgeçmiş olmaktan korkuyorum. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد خائفُ أنا لَرُبَما تَركتُ ذلك أيضاً بعجالة. |
Ben sadece hafta sonu için buradayım. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد, هنا بقضي عطلة نهاية الإسبوع بَزُورُ صديق |
sadece tüm büyü anısına parçası, endişeleniyorum. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد قلق بشأن إنّ جزءَ ذاكرةَ النوبةِ، ذلك كُلّ. |
Sonunda sen bilmek sadece mutluyum. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد مسرورُ للمعْرِفة أخيراً بأَنْك. |
Ben sadece kendini kandıran orta yaşlı bir kadınım. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد إمرأة في منتصف عمرها تخدع نفسها |
Hayır Ben sadece Brian Michael David Scott' ım, Joey. | Open Subtitles | لا، أنا مُجَرَّد براين مايكل ديفيد سكوت يا جوي |
Sanırım, sadece onları uyutmaktan bıktım. | Open Subtitles | أنت هَلْ لا يُفكّرُ نحن نُساعدُ الناسَ؟ أَحْزرُ أنا مُجَرَّد مُتعِبُ مِنْ وَضْعهم أَنْ يَنَاموا. |
Hayır, sadece bu ilginç dönüşümlerden rahatsız oldum. | Open Subtitles | لا، أنا مُجَرَّد مُزعجُ بكُلّ هذه خطاباتِ التحويلِ. |
Oh, yok bişey, sadece adımı biliyor olman beni şaşırttı. | Open Subtitles | أوه، لا شيء. أنا مُجَرَّد مُتفاجئة انك تَعْرفُى اسمَي. |
Yukarı çık. / Unuttun mu Ben sadece yardımcıyım? | Open Subtitles | فوقك يَذْهبُ. فوقك يَذْهبُ. أنا مُجَرَّد المُساعدُ، تذكّرْ؟ |
Ben Kansas'lı bir çocuğum, ama sizler gözümün büyük elmasısınız. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد ذرة غذّتْ ولدَ كانساس، لَكنَّك نيني عيني الكبير. |