Fakat herkesin bildiği gibi, ben sadık bir ortağım. | Open Subtitles | لكنبينماالجميعيعلم، وأنا لا شيء إن لم أكّن شريكّاً مُخلصاً. |
Birine sadık olmanın, ona güvenmenin onurunu yaşadım. | Open Subtitles | تعلمت منزلة ان تكون مُخلصاً للشئ الذي تؤمن به. |
Ömrünüz boyunca, hastalıkta ve sağlıkta onu seveceğine, onurlandıracağına ve yanında olacağına ve yalnızca ona sadık kalacağına yemin ediyor musun? | Open Subtitles | هل تقسم بأن تحبها وتحفظ شرفها وتحافظ عليها في الشدّة والرخاء, ولأجل الجميع وتكون مُخلصاً لها طالما انكم ستعيشون معاً؟ |
Bugün burada, bu şehrin bu mükemmel adamını ve sadık hizmetkarını uğurlamak ne büyük bir onur. | Open Subtitles | يا له من شرف التواجد هُنا اليوم للمساعدة فى توديع رجل عظيم وخادماً مُخلصاً لهذه المدينة |
Hayır, elbette aldatmadım. Ben tamamen sadık biriyimdir. | Open Subtitles | لا ، بالطبع لم أفعل ذلك كُنت مُخلصاً لها بشكل كامل |
Ama sadık olmak için büyümüştü. | Open Subtitles | لكنّه كان مُخلصاً. |
Eşiyle ayrılmanın eşiğinden dönen Dr.Hart sadık bir koca olacağına yemin etmişti. | Open Subtitles | ،بعدما كاد يخسر زوجته أصبح الطبيب (هارت) زوجاً مُخلصاً |
Hadi ama Alec, sana hep sadık oldum. | Open Subtitles | بربكَ(أليك) لقد كنتُ مُخلصاً لكَ |