"مُقابل" - Translation from Arabic to Turkish

    • karşılığında
        
    • karşılık
        
    • karşılığı
        
    • uğruna
        
    • takas
        
    İstediğin şeyin karşılığında Japonya'nın kontrolünü bana bırak. Open Subtitles مُقابل الذي تُريدُ ماذا عَنْ أَحْصلُ على سيطرةِ اليابان؟
    Naziler, Yahudiler karşılığında istedikleri kamyonları, sadece Doğu Cephesinde Sovyetler Birliğine karşı savaşta kullanacaklarını söylüyorlardı. Open Subtitles وقال النازيين أن الشاحنات التى أرادوها مُقابل اليهود ستـُستعمل فقط على الجبهة الشرقية في الحرب ضدّ الإتحاد السوفيتي
    En çok istediğim şeyi bahşedeceksin elimdeki en değerli şey karşılığında. Open Subtitles سوف تمنحينى ما أريده و أكثر. فى مُقابل الشىء الثمين الذى أحمله.
    Basit bir takastan bahsediyoruz. Puroya karşılık dosya. Open Subtitles نحن نتكلم، عن مُبادلة بسيطة سيجار، مُقابل ملف
    Geminin gittiğini gördük, doktor stoklarımızın yarısına karşılık burayı bize verdi. Open Subtitles بينما أختفت السفينة، الدكتور بادل نصف مؤننا مُقابل هذا النهر.
    Başka bir yaratığa verdiğiniz acının karşılığı olarak mı? Open Subtitles مُقابل بَعْض الألمِ ْستعطيه مخلوقاً آخراً؟
    Kendini bir hiç uğruna tehlikeye atıyor olabilirsin. Open Subtitles يمكن أن تدخُل إلى عالمٍ من الأذى دون مُقابل
    - karşılığında para versem? Open Subtitles ماذا انْ اعطيتكُم المال مُقابل احضار الجليسة ؟
    Bunun karşılığında ne alırım? Open Subtitles ما الصفقة التي يُمكن أن أحصل عليها مُقابل ذلك؟
    karşılığında da imzaladığınız kontratlardan pay mı alıyor? Open Subtitles في مُقابل أن يحصل على حصّةٍ من تعاقدك حينما تقبض؟
    Sahibi küçük cinsel lütuflar karşılığında işletmeyi bana veriyor, müthiş. Open Subtitles المالك منحني حق إدارة المكان وهذا رائع مُقابل بعض الخدمات الجنسية الصغيرة.
    Ama ruhlarını şeytanın ta kendine güçleri ve arzuladıkları şeyler karşılığında verdiler. Open Subtitles لكِنهم باعوها للشيطان نفسه مُقابل القوة وكُل ما يرغبوا به
    Önemli bir kar karşılığında tabii. Ama bunu kendimiz de kullanabilmek için bir erişim geçişi bıraktık. Open Subtitles مُقابل أرباح مُفيدة، لكننا أبقينا باباً خلفياً كوسيلة لنتمكّن من إستخدامه بأنفسنا.
    Küçük bir karşılık konusunda bir sorunum yok. Open Subtitles ليس لديّ مُشكلة في أخذ شيءٍ مُقابل شيءٍ.
    Deftere karşılık çanta. Open Subtitles السندات مُقابل الحقيبة. السندات مُقابل الحقيبة.
    Kate'in idam mahkumu bir mahkuma karşılık rehine olarak önerilmesi mi, yoksa bunun senin tüm o diğer? Open Subtitles ان كيت قد تم خطفها وإدخالها فى عرض تبادل للرهائن مُقابل الحصول على سجين محكوم عليه بالموت الآن
    Şu anda Pekin'deki bir adam, annesinin hayatına karşılık olarak İsviçre'deki bir banka hesabına para yolluyor. Open Subtitles الآن هناك رجُل في "بكين" ينقل أموالاً إلى حساب بنكي في "سويسرا" مُقابل عقد على حياة والدته
    Generalimizden kumandanınıza nezaketine karşılık bir hediye getirdik. Open Subtitles هدية من جنرالنا إلى القائد مُقابل شفقته
    "Para karşılığı adam öldürecek birileri var mı" diye mi bağıracaksın? Open Subtitles هل ستصيح طالباً من يقتل أناساً مُقابل المال؟
    Uyuşturucu, silah, insan; gizli taşımak istediğin ne varsa para karşılığı kamyonlarıyla taşımışlar. Open Subtitles مُخدّرات، أسلحة، جثث، أياً كان ما تودّ نقله بسريّة، قاموا بحمله في شاحناتهم مُقابل ثمن.
    Gizemli konteynırın çalındı, içindeki öyle bir şey ki biri uğruna adam öldürdü. Open Subtitles الحاوية الغامضة التي تمت سرقتها هُناك شخصاً ما كان ينوي قتل أحدهم مُقابل الحصول عليها
    Ağzına kadar para dolu bir çantayla büyük bir çantayı takas ettiler. Open Subtitles لقد تبادلا حقيبة مليئة بالمال مُقابل حقيبة قطنيّة كبيرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more