Rutherford, Yeni Zelanda'nın uzak bir bölgesindendi ve bir çiftlikte büyümüştü. | Open Subtitles | كان رذرفورد من منطقة نائية في نيوزيلاندا و نشأ في مزرعة |
Somali yakınlarındaki Dijibouti burası ve o kadar uzak ki oraya ancak helikopter ile ulaşabildik. | TED | في جيبوتي المجاورة للصومال، و كان المخيم في منطقة نائية جداً بحيث كان علينا أن نستقل المروحية للوصول إليه. |
Peki mülteci kamplarındaki çocuklar, ya da uzak kırsal yerlerdekiler? | TED | وماذا عن الأطفال في مخيمات اللاجئين، أو أي مناطق نائية أخرى؟ |
Belki de bir sonraki Albert Einstein ya da Steve Jobs Afrika’nın ücra bir köyünde yaşıyor. | TED | ربما ألبرت إينشتاين القادم أو ستيف جوبز القادم يعيش في منطقة نائية في أفريقيا. |
Bengal'in ücra köşelerinde yaşıyor olabiliriz Ama bu dünyaya bakış açımızın dar olması anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | ربما نحن نعيش بمنطقة نائية في بنجلاديش ولكن هذا لا يعني أن آفاقنا تبقى ضيقة |
Arkansas'da, toprak bir yol kenarında... ...en yakın sinema salonunun bir saat... ... uzaklıkta olduğu ıssız bir yerde büyüdüm. | TED | تربيت في منطقة نائية على طريق طيني في ريف أركنساس تبعد أقرب قاعة سينما عنها بساعة |
Ailem uzun yıllar boyunca yaşadığımız şehirden taşındı. Daha güvenli bir yer olan uzak kırsal bir alana taşındık. | TED | وانتقلت أسرتي خارج المناطق الحضرية , حيث كنا نعيش , إلى منطقة ريفية نائية حيث كانت أكثر أمانا. |
Ve sonrasında, çok şükür... ağrı, bilincimin uzak köşesindeki bir varoşa, çıkmaza doğru geri çekiliyor. | Open Subtitles | بعد ذلك وبحمد الله، يتوقف الألم عند منطقة نائية داخل عقلي الواعي. |
Kanada'nın uzak bir yerinde araştırmacılar Mars'ta yaşamak için hazırlıklara başladılar bile. | Open Subtitles | في منطقة نائية من كندا، يعكف الباحثون الآن على التحضير للحياة على المريخ. |
Uzun yıllar önce mutsuz, uzak bir diyarda sert, siyah kayalardan oluşan kocaman bir dağ varmış. | Open Subtitles | منذ سنوات عديدة للغاية في أرض نائية وحزينة كان يوجد جبل هائل مصنوع من الأحجار السوداء الخشنة |
Ağaçların olduğu yer uzak bir bölgeydi, bu nedenle gelişmiş tıbbı tedavi görmesi imkansızdı. | Open Subtitles | المزرعة في منطقة نائية لذا كان محالاً أنْ تحصل على عناية طبيّة متطوّرة |
uzak bir kara parçasından kopup tesadüfen yüzlerce kilometre boyunca okyanusta sürüklenen, birkaç antik canlı. | Open Subtitles | بضع مخلوقاتٍ غابرة سُحبت عرضياً مئات الأميال عبر المحيط قادمة من يابسةٍ نائية |
Her aile üyesi boğulmuş ve cesetleri ücra bir yere atılmış. | Open Subtitles | خنق جميع أفراد الأسرة وألقيت جثثهم بمنطقة نائية. لم نجد الكثير من الأدلة. |
Bu akşam erken saatlerde şehrin batısındaki ücra bir ormanlık alanda iki ceset bulundu. | Open Subtitles | في وقت مبكر من هذا المساء في منطقة غابات نائية |
Orası ücra yerdir. Eşinizin veya ailenizin olması yararlı olurdu. | Open Subtitles | إنها نائية للغاية، وربما يكون للزوجة والعائلة فائدة كبرى |
Erkekler ücra bölgelere daha sık gidiyor. | Open Subtitles | الرجال أكثر ميلاً للتوغل في منطقة نائية بمفردهم |
Şu an ücra arazideki pisliğe boğazına kadar batmış durumdasın. - Tek başına asla başaramazsın. | Open Subtitles | أنت في منطقة نائية الآن، مُحال أن تنجوا بمفردك |
dedi. Bizi arabaya bindirdi saatlerce gittik ve Gambiya'nın ıssız bir köşesinde çalılık bir araziye vardık. | TED | وضعتنا في سيارة، و قدنا لساعات و انتهى بنا الأمر في أحراش في منطقة نائية في غامبيا. |
Yani, ıssız bir adaya düşse yanına alacağı şeylerden değil ama sever. | Open Subtitles | ليست وكأنها أفضل ماتريده عندما تكون بجزيرة نائية, ولكنها تُحبّها |
Böyle ıssız bir yerde uyurken canımızı alabilirler. | Open Subtitles | ، ففي بقعة نائية وحيدة مثل هذه من الممكن أن نجد أنفسنا مقتولين و نحن بفراشنا |
Uzakta küçük bir kasabaydı. | Open Subtitles | كانت منطقة نائية تبعد ما يقارب الـ 50 ميلاً عن الحدود. |
Moskova Üniversitesi Tıp ve Diş Hekimliği bölümünden mezun olur olmaz Muryovo'nun uzak köylerinden birine hastane yöneticisi olarak gönderildim. | Open Subtitles | كنت قد تخرجت حديثًا من كلية "موسكو" الملكية "للطبوطبالأسنانعندماأُرسلتلقرية نائية تُدعى "مورييف. |