konuştuğumuz her çeşitten birer düzine alacağım. | Open Subtitles | نعم، أنا سآخذ عشرة من كل من الأنماط التي ناقشناها. |
Az önce konuştuğumuz gibi olmayacağından emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | حسنٌ، أنا فقط أريد أن اتأكد من أنّها لن تكون بتلك الطريقة التي ناقشناها سابقاً ؟ |
Lütfen konuştuğumuz tüm önlemleri alın. Elbette, hanımefendi. | Open Subtitles | رجاءً، إتخذ كلّ الإحتياطات التي ناقشناها |
konuştuğumuz ayarlamaları yapıp 5 yıllık performansı göndereceğim. | Open Subtitles | لذا سأرسل لكم مراجعة الأداء لخمسة سنوات مع التعديلات التي ناقشناها |
Bu bellek sorunu olduğunu konuştuğumuz ettik . | Open Subtitles | هذه المشكلة التي ناقشناها من قبل التي تتعلق بذاكرتك |
Geçenki görüşmemizde konuştuğumuz bir-iki konuyu gözden geçirmek isterim. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أتفقد بضعة أشياء التي ناقشناها اه، آخر مرة التقينا. |
konuştuğumuz diğer operasyon ne alemde, doktor? | Open Subtitles | كيف تجري العمليّة الأخرى التي ناقشناها أيّها الطّبيب؟ |
Dün konuştuğumuz operasyonla ilgili, efendim. | Open Subtitles | إنه بشأن العملية التي ناقشناها سابقاً، يا سيدي |
Omar, daha önce konuştuğumuz önlemi almamız lazım. | Open Subtitles | "عمـر" علينا أن نتخذ جميع الإجراءات التى ناقشناها من قبل |
CTU'yu arayıp konuştuğumuz değişiklikleri yerine getireceğim. | Open Subtitles | سأتصل أيضاً بـ"الوحدة" وأطبق تلك التغييرات التي ناقشناها إذا كنت لا أزال أحظى بإذنك |
Bu sabah konuştuğumuz protokol var ya, ...başka seçenek kalmadı, 'temiz şehir' operasyonunu başlatıyoruz. | Open Subtitles | إتفاقية القتل التي ناقشناها هذا الصباح. ليس لدينا ايّ خيار، علينا إطلاق عملية" المدينة النظيفة" الآن! |
konuştuğumuz gibi Fransa ile olan barış anlaşmasının maddelerini Fransız Elçisi'ne götürdüm ve kabul etti. | Open Subtitles | لقد كتبت مسودة بشروط إتفاقية سلام "إنجلترا" مع "فرنسا" كما كما ناقشناها وصدق عليها سفير "فرنسا". |
konuştuğumuz şartlar hâlâ geçerli. | Open Subtitles | الشروط التى ناقشناها مازالت سارية |
Geçen akşam Bayram yemeğinde konuştuğumuz konu. | Open Subtitles | المسألة التي ناقشناها على مائدة "السيدر" تلك الليلة |
Sevineceğim sen konuştuğumuz problemin icabına bakar bakmaz. | Open Subtitles | -سأسرّ حالما تحلّين تلك المشكلة التي ناقشناها |
Çünkü önemini düşündüğünüzde, dün gece konuştuğumuz bazı sorunları -- bu son oturumda Afrika'dan ve Afrika için gönderilen farazi 50 milyar dolardan. | TED | لأنه عندما تُفكر في الأهمية، بعض القضايا التي ناقشناها ليلة أمس -- هذه الدورة الأخيرة تحدّثنا حول إفريقيا و مبلغ 50 مليار دولار الإفتراضيّ المخصّص لإفريقيا. |
konuştuğumuz anlaşma konusunda ise...ben varım. En iyi adamlarımı sana kaptırmaktan bıktım usandım. | Open Subtitles | (بشأن الاتفاقية التي ناقشناها قبلتها سئمت من رحيل أفضل موظفيّ إليك) |
Enzo, örnekleri ya konuştuğumuz gibi yap ya da ben seni bizzat bir kutuya koyup sonsuza kadar Roma'ya geri yollarım. | Open Subtitles | إنزو) قمُ بخياطةِ العيناتِ) بالطريقة التي ناقشناها أو سأقوم شخصياً بشحنكَ في صندوق وإعادتكَ ل"روما" في قاربِ بطيء |
"Kalinda, müvekkil toplantıda konuştuğumuz konuyu araştırmanı istedi. | Open Subtitles | كاليندا) طلب مني الموكل أن تحققي) من مسائل ناقشناها في الاجتماع |
konuştuğumuz anlaşma konusunda ise...ben varım. En iyi adamlarımı sana kaptırmaktan bıktım usandım. | Open Subtitles | (بشأن الاتفاقية التي ناقشناها قبلتها سئمت من رحيل أفضل موظفيّ إليك) |