Babam çiftçilikte de tuhafiyecilikte de başarılı değildi... ama ağzı, cennetteki annemin onun ihtiyaçlarını karşılamamı... istediğine beni inandıracak kadar laf yapıyordu. | Open Subtitles | لم ينجح أبي في الزراعة بقدر نجاحه في صنع القبعات لكن سحر حديثه جعلني أصدق أن أمي في السماء أرادت مني أن ألبي احتياجاته |
başarılı olduğu için Kraliçe adına ona bir ödül hazırladım. | Open Subtitles | فى حالة نجاحه فقد أعددت له مكافأة بإسم الملكة |
Bu düşmana karşı, başarısı kas gücünden daha fazlasına bağlıdır. | Open Subtitles | ضد هذا العدو نجاحه يحتاج لما هو أكثر من العضلات |
Böylelikle onun önceki başarısı uyum potansiyelinin düşmanı hâline geldi. | TED | على هذا النحو، فإن نجاحه السابق قد صار العدو ضد قُدُراتِه على التكيّف. |
başarı oranı yaklaşık sekiz denemede birdi. | TED | كانت نسبة نجاحه حوالي واحدة من كل ثمانية محاولات. |
Anlaşılan ailem Jett'in başarısını kıskanıyor. | Open Subtitles | يبــدو أنّ عائلتي فقط لا يمكنهـا تحمّل نجاحه |
Tehlikeliden de öte... Planımızın tamamı bunun başarısına bağlı. | Open Subtitles | بل أكثر من خطرة، خطتنا بأكملها تعتمد على نجاحه |
Ama bu çocuk bu adamı başarısının ve caniliğinin doruğundayken gördü. | Open Subtitles | لكن هذا الطفل رأى هذا الرجل.. في المهنة الكاملة نجاحه وخبثه |
Tahminim başarıyı seninle paylaşacaktır. | Open Subtitles | أنا واثقة من أنه سيريد أن يتقاسم معك بعضاً من نجاحه. |
Ve sonra, daha başarılı oldukça, her şey önemini yitirdi. | Open Subtitles | وبعدها، كلما زاد نجاحه كلما كان هذا هو الشيء الوحيد الذي يهمه |
Aslında kemoterapiden olumlu sonuç alan hastalar üzerinde başarılı. | Open Subtitles | على الرغم من تجربته على المرضى فإنه يأتي بنتيجة جيدة مع العلاج الكيمياوي في صورة نجاحه. |
başarılı olabilmesi için cesaretten fazlasına ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | سيتطلب نجاحه أكثر من مجرد تباه صبياني. |
Tehlikeli buzlaları geçmedeki başarısı yeteneğine kalmış. | Open Subtitles | يعتمد نجاحه على مهارته في التنقّل فوق قطع الجليد العائمة الخطيرة. |
Ancak başarısı 0rnithocheirus'un gözünden kaçmıyor. | Open Subtitles | نجاحه هذا لم يمر , دون أن يلاحظه الاورنيثوكورس |
"Herkes yemek yapabilir" en çok satanlar listesinde birinci sırada. Ancak başarısı bundan ibaret değil. | Open Subtitles | وصل للقمه في قائمة المبيعات ولكن لا يوافق الجميع على نجاحه |
Şimdi gidip kamerasıyla küçük sevimli düğme burnunu kıracağım ve onun başarı noktasına monte edeceğim. | Open Subtitles | الأن سأكسر الكاميرا وأنفه الصغيرة وأسحق منطقة نجاحه |
NIM'in karşılaşmanın tüm muhtemel sonuçlarını çoktan hesapladığını ve başarı şansı en yüksek olacak şekilde oynayacağını biliyorsun. | TED | أنت تعلم أن "نيم" قام مسبقاً بحساب جميع النتائج المحتملة للمنافسة، وسيلعب بطريقة تزيد من احتمالات نجاحه. |
Bence onu aramalısın, başarısını falan kutlarsın. | Open Subtitles | حسناً, أنا أعتقد أنه عليكِ الاتصال به لكي تهنئينه علي نجاحه |
Ve bu konuşma onun başarısını gölgeler hoş olmaz | Open Subtitles | وخطاب التنازل هذا هو ما سيضفي الشرعية على نجاحه ليكون قائد |
Onun bu başarısına artık kızgın değilim. | Open Subtitles | ومع نجاحه انا لست غاضباً بعد الآن |
başarısına bakarsak, işine oldukça önem veriyor. | Open Subtitles | بالحكم على نجاحه لقد سطع في عمله |
Niels Bohr başarısının verdiği heyecanla, 1916'da Kopenhag'a fetih kahramanı gibi döndü. | Open Subtitles | عاد بور في عام 1916 إلى كوبنهاجن كبطل من الفاتحين يحدوه نجاحه |
Bu avcı, şu anda kendi başarısının kurbanı olarak insanlar tarafından vahşi doğanın en uzak ve çorak bölgelerine sürülmüş durumda. | Open Subtitles | صيَاد، بسبب نجاحه تمّ طرده من قبَل الإنسان إلى أبعد وأقحل البراري. |
Jordan yeni bulduğu başarıyı idare edemiyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن جوردن لا يستطيع التعامل مع نجاحه الجديد. |