Burada bir genç kızın, çocukluktan kadınlığa olan serüveninin bir parçasını yaratıyoruz. | Open Subtitles | نحن نخلق قطعة عن يوميات فتاة من مرحلة الطفولة إلى مرحلة البلوغ. |
Okyanuslarda bile, daha iyi bir yaşam uğruna hayvanların da hayatını etkileyebilecek çok miktarda ışık yaratıyoruz. | TED | حتى في المحيطات ، نحن نخلق الكثير من الضوء والذي يمكن ان يؤثر على الحياة الحيوانية فقط من اجل ان نزيد فحسب من رفاهيتنا |
Özel yapılanmış süreçli sistemler yaratıyoruz, esasen yeni iş karmaşıklığıyla başa çıkabilmek adına. | TED | نحن نخلق أنظمة معالجة ذات تركيب محدد، بشكل رئيسي للتعامل مع التعقيد للجديد للأعمال التجارية. |
Başarısız olacak örgütler yaratıyoruz, ancak uygun biçimde, başarısız olduğumuz takdirde açıkça sorumlu olacak birinin olduğu. | TED | نحن نخلق منظمات قابلة للفشل، لكن وفقاً لقواعد تجعل من شخص ما يبدو بوضوح أنه المسؤول حال الفشل. |
Sahte bir gerçeklik yaratırız, insanları olmaları gereken yerde varmışlar gibi gösteririz. | Open Subtitles | نحن نخلق واقع مُزيف, نجعل الناس بالأماكن التي من المفترض تواجدهم بها |
Bu mal varlığını yaratıyoruz ve bu dijital kırıntıların izini arkamızda bırakarak, hayatımıza devam ediyoruz. | TED | نحن نخلق هذا الأصل، ونترك درب فتات الرقمية هذا وراءنا بينما نمضي في الحياة قدماً. |
Daha önce gerçekten görmediğimiz bir dünya yaratıyoruz, kana değil, sevgiye odaklı aileler kuruyoruz ve çok azımızın kendisine gösterdiği bir merhamet tarafından yönetiliyoruz. | TED | نحن نخلق عالماً لم نره حرفياً من قبل؛ ننظم أسراً استنادً على الحب وليس رابطة الدم، كما نقود بالتراحم الذي تمتع به عدد قليل منا. |
Yeni bir cephe hattı ordusu yaratıyoruz. | Open Subtitles | نحن نخلق جيشا جديدا |
Zamanın düzeni de dahil olmak üzere, düzenin dışında alanlar yaratırız. | TED | نحن نخلق مسافات خارج العرف بما فيها أعراف الوقت. |
Gerçekliği biz yaratırız. Biz gerçeklik üretme makineleriyiz. | Open Subtitles | نحن نخلق الحقيقة, نحن آلات منتجة للحقيقة. |
Kendi "diğerimizi", kendimiz yaratırız. | TED | نحن نخلق "الآخرين" منا. |