| Şimdi, ikimizde biliyoruz ki burda olmamalıyız. | Open Subtitles | لكن في الواقت الراهن . نحن نعرف أنه لا يجب أن نتواجد هنا |
| Hepimiz biliyoruz ki ülkemizde pek Değişen bir şey yok. | Open Subtitles | نحن نعرف أنه لم تغييرالكثير فى بلادنا |
| biliyoruz ki, o Baroya aitti. | Open Subtitles | نحن نعرف أنه عاد إلى نقابة المحامين |
| Dediğim gibi, o sırada çardakta Bayan Paton'la birlikte olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | كما قلت نحن نعرف أنه كان في المنزل الصيفي مع زوجته |
| Hepimiz onun İngiliz, iyi ve gerçek biri olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | لن أوافقك، نحن نعرف أنه إنكليزي طيب وصريح. |
| Daha önce SGC ve her SG-1 üyesine ait geniş çaplı pekçok dosyaya erişimi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | و نحن نعرف أنه كان يملك حق الوصول الكامل إلى ملفات قيادة بوابة النجوم و جميع أفراد إس جى-1 |
| Hayır, biliyoruz ki, bu şey onun kız arkadaşına bulaştı. | Open Subtitles | -لا , نحن نعرف أنه قام بنقل العدوى لصديقته |
| Onun için zor olduğunu biliyoruz fakat bu gerekli bir durum. | Open Subtitles | نحن نعرف أنه صعب عليها لكن إنه شر ضروري |
| - En azından adamın balıkçı olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | -على الأقل نحن نعرف أنه صياد -أو محارب فايكينج، او كلاهما |
| Şaka. Sarışının amcası olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | أمزح، نحن نعرف أنه كان عم الشقراء |
| Bulai ile yakınlığınız olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف أنه كان عندك حديث مع السيد : بولاي". |
| Orada olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف أنه بالداخل |
| - Ross olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف أنه روس |
| Polis olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف أنه شرطي |