3 boyutlu bir dünyada yaşıyoruz, üçüncü boyutu tabi ki kullanabiliriz. | TED | نحن نعيش في عالم ثلاثي الأبعاد، فلما لا نستخدم البعد الثالث. |
Sonuçta, şu anda, tüketimle değil katılımla tanımlanmış bir dünyada yaşıyoruz. | TED | بالنهاية، نحن نعيش في عالم لا يحكمه الاستهلاك، وإنما التفاعل والمشاركة. |
Lily, burada amerikanın kültür ve sanat merkezinin tam ortasında yaşıyoruz. | Open Subtitles | ليلي .. نحن نعيش في مركز الفن و الحضارة في امريكا |
Nükleer savaşın gerçek bir tehdit olduğu bir dünyada yaşıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعيش في عالم حيث الحرب النووية تشكل تهديدا حقيقيا. |
Biz Japonya'da yaşıyoruz, Yani burada olmak tam bir delilik. | Open Subtitles | نحن نعيش في اليابان، لذا فمن الجنوني أن نكون هنا |
Bilgi ile şişirilmiş, ama bilgeliğe aç bir toplumda yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش في مجتمع مشبع بالمعلومات ولكنه فقير للحكمة |
ve umursadıklarını. Ancak, dediğim gibi, yolumuza konmuş engellerle dolu bir çevrede yaşıyoruz. | TED | وهم فعلاُ يهمتمون ولكن كما اسلفت .. نحن نعيش في بيئة حيث يوجد الكثير من العقبات في دربنا |
Aslında, biz hem zorlu hem de heyecan verici zamanlarda yaşıyoruz. | TED | حقا، نحن نعيش في أزمنة تحديات و أزمنة مثيرة. |
Aslında değişir. Teknolojik bir dünyada yaşıyoruz; | TED | لكنها بالفعل تتغير. نحن نعيش في عالم تقني: |
Yani bayanlar ve baylar O zamanlarda yaşıyoruz. | TED | حسنا ، أيها السيدات والسادة ، نحن نعيش في واحد من هذه الأوقات. |
Bir kitlesel yok oluş döneminde yaşıyoruz, ki bu fosil kayıtlarını 10.000 kat aşıyor. | TED | نحن نعيش في زمن إنقراض جماعي يفوق عدد سجل الأحافير التي لدينا بـ 10,000 ضعف. |
Yani şöyle ki küresel plütokrasi çağında yaşıyoruz, ama bunun yavaş yavaş fakına varıyoruz. | TED | لذا نحن نعيش في عصر النخبة الثرية العالمية، ولكن كنّا متأخرين في ملاحظة ذلك. |
Gelir eşitsizliğinin en tepeye tırmandığı bir çağda yaşıyoruz. | TED | لذا نحن نعيش في عصر من عدم المساواة في الدخل المتزايد، خاصةً في أعلى الهرم. |
Bugün ciddi cezai adalet sorunlarıyla karşı karşıya olan bir ülkede yaşıyoruz. | TED | و نحن نعيش في بلد اليوم حيث نواجه مشاكل جادة في العدالة الجنائية. |
Biz karmaşık bir çevrede yaşıyoruz: karmaşıklık ve dinamizm ve kanıtın desenleri uydu fotoğraflarıdan ve videolardan. | TED | نحن نعيش في بيئة معقدة: التعقيد والحيوية وكل الأنماط الواضحة في صور الأقمار الاصطناعية، والفيديوهات. |
Bildiğiniz gibi çocuk güvenliğine yönelik düzenlemelerin çok daha sıkı bir hale geldiği bir dünyada yaşıyoruz. | TED | إذا كما تعلمون نحن نعيش في عالم يخضع أكثر من أي وقت مضى و بصرامة لقواعد سلامة الطفل |
Bugün, çok fazla bilginin aktığı zamanlarda yaşıyoruz, büyük veri, vücutlarımızda dolaşan bir sürü bilgi. | TED | حاليًا نحن نعيش في زمن كثرة المعلومات بيانات ضخمة ومعلومات لامتناهية عن أمور داخل أجسادنا |
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki veri toplama işi günün 24 saati, haftanın yedi günü, yılın 365 günü yapılıyor. | TED | نحن نعيش في عالم حيث جمع البيانات يحدث على مدار 24 ساعة في اليوم، سبعة أيام في الأسبوع، 365 يومًا في السنة. |
GSYİH'nın küresel ekonomide başarının ölçüsü olduğu bir dünyada yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش في عالم حيث الناتج الإجمالي هو مؤشر النجاح في الاقتصاد العالمي. |
Farklı alanlar arasındaki sınırların giderek bulanıklaştığı, iş birliği ve etkileşimin ayrılıkları korumaktan çok daha önemli olduğu bir dünyada yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش في عالم بدأت تتلاشى فيه الحدود بين التخصصات المختلفة، وأصبح التعاون والتواصل أكثر أهمية بكثير من الإبقاء على الفواصل. |