"ندمت على" - Translation from Arabic to Turkish

• için pişmanım
• pişmansındır
• pişman oldum
• için pişman
• pişmanlık duydum
• ettiğime pişman olacaktım
• pişman oldu
• pişmanlıklarım

Değerli insanlarla, gereksiz şeyler uğruna boşuna harcadığım zaman için pişmanım.
و ندمت على الوقت الذي ضيعت على أمور غير مهمة مع أشخاص يهمونني.

Eğer bir anlam ifade edecekse, seni o gezegende bıraktığım için pişmanım.
أنه لايعنى أى شىء,انا ندمت على تركك فى هذا الكوكب لا تفهمنى خطأ

Herhâlde bugün olanlardan sonra bana kâseyi verdiğine pişmansındır.
أظن أنه بعد عصر هذا اليوم، ندمت على إعطائي الوعاء.

Ve Tanrı dedi ki:'Yarattığım adamı ve hayvanları yok edeceğim, çünkü onları yaptığıma pişman oldum.'
وقال الله: سوف أدمر الإنسان الذى خلقته لاننى ندمت على أننى خلقت الانسان والحيوان

Belki, cinsel faaliyetini bir kişiyle sınırladığı için pişman oldu.
ربما ندمت على قرارها بأن تتقيد برجل واحد

Her gün bunun için pişmanlık duydum, ama başka seçeneğim yoktu.
ندمت على هذا كل يوم لكن لم يكن لدي الخيار

Çocuklar, o sözleri ettiğime pişman olacaktım.
يا أطفال ، ندمت على قولي لهذه الكلمات

Planların nedir, diye sordu ve sorar sormaz pişman oldu.
ما هى مشاريعك ؟ لقد سألت و ندمت على هذا فوراً

Sahip oldugum tüm fanteziler düzeltmek istediğim bütün pişmanlıklarım ve yanlışlarım kıyamet kopmadan yapmak istediğim her şey.
أي شيئ ندمت على قيامي به كل خطأ أرغب بتصويبه كل شيئ أخير أرغب بالقيام به قبل ان ينتهي كل شيئ

Ama bütün bunlara rağmen tek bir şey için pişmanım.
لكن من بين كل هذا ندمت على شيء واحد فقط

Ama almadığımız için pişmanım ve bir sürü para kaybettik.
لكنني ندمت على عدم الإستثمار وخسرنا الكثير من المال

O kapıdan çıkıp onlara o hazzı yaşattığım için pişmanım.
ندمت على خروجي من ذلك الباب وقد منحتهم الرضا.

senin o güzel kafana güzel bir kruvasan attığım için pişmanım.
و... ندمت على رمي كروسان معد بإتقان, على رأسك الجميل

Eminim ki, o ikinci burgeri yediğine pişmansındır.
أراهن بأنك ندمت على أخذك تلك (البرغر) الأخرى الآن

Beni öptüğüne pişmansındır eminim.
أراهن أنك ندمت على تقبيلي

Tabi söyler söylemez pişman oldum, öfkeyle söylemiş olduğumu biliyordum...
حالما قلت ذلك , بالطبع ندمت على ذلك, لأنني علمت لأنني تكلمت بغضب

Nasıl duydun nereden duydun bilmiyorum, fakat o gün ne kadar pişman oldum biliyor musun?
لا اعرف ما الذي سمعته هل تعلم كم ندمت على ذلك اليوم؟

Babamı öyle gördükten sonra her şeyden pişmanlık duydum.
، بعد رؤية والدي بهذا الشكل ندمت على كل ذلك