| Belki, kalplerimizin bir çift sözü vardır ve bir gün, tekrar görüşürüz. | Open Subtitles | ربما هنالك كلمات من قلوبنا وقد نرى بعضنا ثانية |
| Kabul ediyorum. İkimiz bir süredir görüşüyoruz. | Open Subtitles | ـ حسناً سوف أعترف ، لقد كنا نرى بعضنا البعض |
| Bir haftadır birbirimizi görmedik ve sen bana böyle aptalca birşey soruyorsun. | Open Subtitles | ,لم نرى بعضنا منذ أسبوع وتسـألني هذا السؤال السخيف؟ |
| Pazar harici öğleden sonraları görüşmüyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نرى بعضنا في الظهيرة، عدا ظهيرة الآحاد. |
| Gitmek durumundasın. Bir daha asla görüşemeyeceğiz. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو السفر , ولن نرى بعضنا بعد اليوم |
| Birbirimizi görmeye devam etmemizin karısına haksızlık olacağını söyledi; | Open Subtitles | لقد قال أنه ليس منصفاً لزوجته أن نرى بعضنا ثانيةً |
| Yani sonuçta, sırf L.A.'deyim diye, birbirimizi görmeyeceğiz anlamına gelmeyecek. | Open Subtitles | أقصد، فقط بسبب إقامتي بلوس أنجلس هذا لايعني أننا لن نرى بعضنا |
| Sanırım artık görüşmesek daha iyi. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يجب أن نرى بعضنا البعض بعد الآن |
| Yani, sence tekrar görüşmemiz mümkün olacak mı? | Open Subtitles | أعني ،هل تعتقد أننا سوف نرى بعضنا مرة آخرى؟ |
| Bundan sonra... seninle görüşemeyiz demek istedim. | Open Subtitles | أريدك ان أخبرك أننا لا نستطيع ان نرى بعضنا بعد الأن |
| Gündüz vardiyasında seninle birlikte çalışırsak böylece daha fazla görüşebiliriz. | Open Subtitles | أريد أن تكون نوبتى معك ليمكننى أن نرى بعضنا أكثر |
| Artık görüşmemeliyiz diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه لا يمكننا أن نرى بعضنا بعد الآن |
| Belki, kalplerimizin bir çift sözü vardır ve bir gün, tekrar görüşürüz. | Open Subtitles | ربما هنالك كلمات من قلوبنا وقد نرى بعضنا ثانية |
| burada müthiş zaman geçirdim ve daha da geçireceğiz tanrı bilir bi daha ne zaman görüşürüz gitmemiz gerek. | Open Subtitles | لقد قضينا الكثير من الأوقات الممتعه هنا وسنقضي اكثر منها الله وحده يعلم متى سوف نرى بعضنا مجدداً |
| Skype' tan görüşüyoruz. Nasıldır bilirsin... | Open Subtitles | نحن نرى بعضنا إلى حدما عبر السكايب، تعلمين كيف يجري ذلك، |
| Teneffüslerde birbirimizi görmedik, öğle yemeğinde birlikte oturmadık. | Open Subtitles | لم نكن نرى بعضنا البعض في عطلة و لم نجلس معاً في الغداء |
| On yıldır görüşmüyoruz. | Open Subtitles | نحن لـم نرى بعضنا البعض لـ عشر سنوات،رجل |
| Gelecek pazar görüşemeyeceğiz, sevgili, sadık inananlar. | Open Subtitles | الأحد المقبل لن نرى بعضنا يا أعزّائي المؤمنين المخلصين |
| Birbirimizi görmeye devam etmemizin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن هناك طريقة تجعلنا نظل نرى بعضنا |
| Ama artık birbirimizi görmeyeceğiz. | Open Subtitles | لكنّنا لن نرى بعضنا مُجددًا بعد الآن، ليس إن كان علينا ذلك. |
| Bir daha görüşmesek iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن لا نرى بعضنا مجددا |
| Tekrar görüşmemiz o kadar sürmez umarım. | Open Subtitles | اتمنى ان لا يطول الأمر قبل أن نرى بعضنا البعض مجددا |
| Bu yüzden de artık görüşemeyiz. | Open Subtitles | وهو السبب في أننا لا نستطيع أن نرى بعضنا البعض لفترة أطول |
| Öyleyse muayenehane dışında da görüşebiliriz. | Open Subtitles | اذن, ربما يمكننا ان نرى بعضنا خارج المكتب احيانا |
| Bence artık bir daha görüşmemeliyiz. Ciddiyim. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن لا نرى بعضنا مجدداً |
| - Yani baş başa. Hiç baş başa görüşmedik. | Open Subtitles | ـ اقصد لوحدكما ـ لم نكن نرى بعضنا لوحدنا |
| 1912 yılında Fransa'da bir yerde birbirimizi görmemiş miydik? | Open Subtitles | وألم نرى بعضنا البعض في مكان ما في فرنسا في عام 1912 ؟ |
| Sanırım artık profesyonel olarak birbirimizi göremeyiz. | Open Subtitles | اعتقد انه يجب ان لا نرى بعضنا البعض بعد الأن |