"نسمح له" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin veremeyiz
        
    • ona izin
        
    • müsaade
        
    • vereceğiz
        
    • izin vermeyiz
        
    • izin vermeliyiz
        
    • izin vermeyelim
        
    • izin vermeyeceğiz
        
    Onun ya da herhangi bir şeyin aramıza girmesine izin veremeyiz. Open Subtitles لذا لا يمكننا أن نسمح له أو لأي شيء أن يفرقنا
    Kağıtları değiştirmiş olmalı! Bu şekilde kaçmasına izin veremeyiz. Open Subtitles لا بد وأنه بدلها لا يمكننا أن نسمح له بالنجاة بفعلته
    Elini diğer elinin üzerine koymak için ona izin veriyor ki böylece istediğini alabilsin. Open Subtitles نحن نسمح له بأن يكون صاحب اليد العليا حتى يستطيع الحصول على ما يريد
    Annesinin hayatını kurtarmak istiyor. Neden ona izin vermeyelim ki? Open Subtitles هو يريد انقاذ حياتها,لماذا لا نسمح له بذلك؟
    Onu öldürmesine de müsaade etmeyeceğiz. Buna emin olamazsın... Open Subtitles لكننا لن نسمح له بقتلها أيضاً - لا يمكنك ضمان -
    Bu gece de evde yatmasına izin vereceğiz. Open Subtitles سوف نسمح له لا يزال ينام داخل هذه الليلة.
    Hey, kardeş, biz ne gideriz, ne de onun gitmesine izin vermeyiz. Open Subtitles انت يارجل .. نحن لن نتحرك ولن نسمح له ان يتحرك
    Kararını vermiş ve onun için en iyisinin ne olduğunu bilmesine izin vermeliyiz. Open Subtitles لقد أتخذ قراره وأظن أن علينا أن نسمح له بأن يُميز الأفضل له
    Sistemi aldatmaya çalışıyor ve bunu yapmasına izin vermeyeceğiz. Open Subtitles إنّه يحاول خداع القانون، ولن نسمح له بذلك
    Bunu yapmasına izin veremeyiz. Kadınlarla çektirdiği resimlerine ne oldu? Open Subtitles لا يمكننا أن نسمح له بذلك ماذا عن صورته مع تلك الفتاة؟
    O uçağa binmelerine izin veremeyiz. Hadi. Open Subtitles لا يجب ان نسمح له ان يركب الطائرة.هيا بنا.
    O ahlaksız kadın için hayatını heba etmesine izin veremeyiz. Open Subtitles ولن نسمح له بأن يُضيع حياته من أجل هذه المرأه الخبيثه
    Dinle, sorumlusu her kimse, aramıza güvensizlik sokmasına izin veremeyiz. Open Subtitles اسمع، أياً كان المسئول لا يمكننا أن نسمح له بإثارة الشكوك بيننا
    En azından ona izin verdiğimiz her şeyi. Open Subtitles أنا أعني, على الأقل كل الشيء نحن نسمح له به
    En azından ona izin verdiğimiz her şeyi. Open Subtitles أنا أعني, على الأقل كل الشيء نحن نسمح له به
    Fakat ona izin vermeyeceğiz. Open Subtitles نقاط ضعفنا لكننا لن نسمح له
    Bugün buraya bunun her yerde olduğunu söylemeye geldim -- Meksika’da bugün gözümüzün tam önünde bu oluyor. ve buna daha fazla müsaade edemeyiz. TED لقد جأت اليوم لأخبركم , أن هذا يحدث في كل مكان . إنه يحدث أمامنا اليوم في المكسيك . و لا يمكننا أن نسمح له بالتقدم أكثر .
    Bizi bu hâle sokmasına neden müsaade ediyoruz? Open Subtitles لمَ نسمح له بأن يفعل هذا بنا؟
    Eğer bir çift yeni ayakkabı alırsa eroin içmesine izin mi vereceğiz? Open Subtitles ولديهِ مقابلةٌ في مشفى سانت سيباستيان إن اشترى زوجاً جديداً من الأحذية فهل علينا أن نسمح له بتدخين الحشيش؟
    Bir daha asla Goril Şehri'ne dönmesine izin vermeyiz. Open Subtitles لن نسمح له بالعودة إلى الغوريلا مدينة مرة أخرى.
    Bence yarışmasına izin vermeliyiz. Open Subtitles حسناً أعتقد أن علينا أن نسمح له بالمشاركة
    Bu yıl ne kadar zor geçerse geçsin arkadaşlığımızla aramıza girmesine izin vermeyelim. Open Subtitles مهما كان سيكون الأمر صعباَ هذه السنة لن نسمح له أن يقف في طريق صداقتنا
    Aradığımız şüpheli hem yerel hem uluslarası ekiplerden kurtuldu ve yine kurtulmasına izin vermeyeceğiz. Open Subtitles ونحن لن نسمح له بالنجاة بفعلته مرة أخرى.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more