Sana nasıl baktığını gördüm. Mutlaka gelir. | Open Subtitles | لقد رأيت نظرته إليكِ، حتماً سيأتي |
Bebekten bahsederken Joel'in sana nasıl baktığını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت نظرته لك عندما تحدثت عن الطفل |
Çünkü bakışı hoşuma gitmiyordu. Huzur dolu bir an geçirmek istedim. | Open Subtitles | بسبب طريقة نظرته إليّ أردت دقائق من الراحة |
Onun bakışı, benim kalbimi vuran bir ok gibiydi ve ben yarandım. | Open Subtitles | نظرته كانت مثل السهم الذي أخترق قلبي... .. وأنا جرحت. |
Bu adam Hindistan'da, bakışlarının sertliğiyle bir treni durdurdu. | Open Subtitles | هذا الرجل الذي هنا ، أوقف قطار في الهند بشراسة نظرته |
Bu Afgan Hindistan'da, bakışlarının sertliğiyle bir treni durdurdu. | Open Subtitles | هذا الأفغاني أوقف قطار في الهند بشراسة نظرته |
Hayır, ama bakışlarından bir şeyler bildiğini ve seni korumaya çalıştığını anladım. | Open Subtitles | كلاّ، لقد علمتُ ذلك من نظرته بأنّه يعلم شيئاً، و يتستر عليكِ. |
bakışları o kadar buharlı ki lattem yeniden köpürmeye başladı. | Open Subtitles | حَسناً، نظرته مشبّعة بالبخارُ جداً، هي إعادة إرْغاء قهوتي بحليبِ. |
O fotoğraflara nasıl baktığını görmedin mi? | Open Subtitles | ألم ترى طريقة نظرته إلى الصور؟ |
Baloda sana nasıl baktığını gördüm. | Open Subtitles | رأيت نظرته إليكِ في الحفلة |
Sana nasıl baktığını gördüm. | Open Subtitles | رأيت نظرته إليك، إذًا؟ |
Kıza nasıl baktığını gördün mü? | Open Subtitles | أرأيت نظرته إليها؟ |
O bakışı tanıyorum. Karşılık vermek için göreve çıkmış. | Open Subtitles | اعلم نظرته ,هو في مهمة, يبحث عن الدماء |
Bana bakışı, bir şeyler ile uğraştığını gösteriyor. | Open Subtitles | من نظرته لي, أعرف بأنه يعمل على شيء ما |
Bana bakışı hoşuma gitti. | Open Subtitles | أحبّبت نظرته إليّ. |
Bu adam Hindistan'da, bakışlarının sertliğiyle bir treni durdurdu. | Open Subtitles | هذا الرجل أوقف قطار في الهند فقط بشراسة نظرته |
Hindistan'da bakışlarının sertliğiyle bir treni durdurdu. | Open Subtitles | أوقف قطاراً في الهند بشراسة نظرته |
Bu adam Hindistan'da, bakışlarının sertliğiyle bir treni durdurdu. | Open Subtitles | لقد أوقف قطار في الهند بشراسة نظرته |
Bu adamı da yanında götürüyorum çünkü sana bakışlarından pek hoşlanmadım. | Open Subtitles | وسآخذ هذا الرجل معي لأنني لست أحب طريقة نظرته لك |
Arada bir bakışlarından öyleymiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | ذلك واضحاً من نظرته إليكِ ببعض الأحيان |
Şiddet sessizce, göze görünmeyen ve duyulmamış olduğunda bir şahit, çok değerli ve onların bakışları çok gerekli olabilir. | TED | و يصبح الشاهد ثمينًا و نظرته تكون أكثر أهمية عندما يمر العنف بصمت دون أن يراه أحد أو يسمع عنه |