O görgü tanığının dışarıda bir yerlerde olduğunu biliyoruz. Adli tıbbın sunduğu delil, yarım bırakılmış o kesik, bir görgü tanığı olduğunu kanıtlıyor Birileri bir şeyler görmüş. | Open Subtitles | نعلم أنّه أو أنّها موجودة، الدليل الشرعيّ البتر الذي قوطع يدلّ على وجود شاهد عيان |
Hepimiz, uzaylılar tarafından kaçırılmanın palavra olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | كلّنا نعلم أنّه لا يوجد شيء معروف بإختطاف الكائنات الفضائيّة |
O gece onun dairesinde olduğunu biliyoruz ve bize yalan da söyledi. | Open Subtitles | نعلم أنّه كان في شقتها تلك الليلة، ولقد كذب حيال ذلك. |
Dün gece, gececi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنّه عمل المُناوبة الليليّة ليلة البارحة. |
Birlikte fazla zamanımızın olmadığını biliyorduk ama bu şekilde bitmemeliydi. | Open Subtitles | كنا نعلم أنّه ليس لدينا الكثير من الوقت معاً، لكن لمْ يكن مِن المُفترض أن ينتهي هكذا. |
İkimiz de biliyoruz ki onu götürebileceğim başka bir yer yok. | Open Subtitles | أنت وإيّاي نعلم أنّه لا مكان آخر يمكنني أخذه إليه. |
Şehirde olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | إننا نُحاول الوصول إليه، فإننا نعلم أنّه في المدينة. |
1942'de hayatta olduğunu biliyoruz, yani nerede olduğunu öğrenmeliyiz. | Open Subtitles | إذن نعلم أنّه كان حيًّا عام 1942 لذا علينا تحديد مكانه فحسب. |
Büyük bir meblağ olduğunu biliyoruz, ama sen bunu hak ettin. | Open Subtitles | نعلم أنّه مفرط، لكنّكِ تستحقّينه. |
En azından sağlıklı olduğunu biliyoruz değil mi? | Open Subtitles | على الأقل نعلم أنّه بصحة جيّدة، صحيح؟ |
En azından Rus olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | لكننا نعلم أنّه روسيّ. |
Tetikçi, Coonan, Onun da uyuşturucu işinde olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | هذا الرجل المأجور، (كونان) نعلم أنّه يتاجر بالمنشّطات |
Burada olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنّه كان هنا |
Amber, saat 9:47'de internette olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | (آمبر)، نعلم أنّه دخل شبكة الإنترنت في الساعة الـ 09: 47. |
Bay Campbell, James sizinle buluştuğunda, yanında 25 bin dolar nakit para olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | سيّد (كامبل)، نعلم أنّه كان لديه 25 ألف دولار نقداً معه عندما ذهب لرؤيتك، |
Kanaması olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنّه كان ينزف. |
Peek-a-Pic'teki fotoğrafları bulduk, Elizabeth. İkinizin ilişkisi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | وجدنا صور موقع "بيك-أ-بِك" يا (إليزابيث)، نعلم أنّه كانت بينكما علاقة غرامية. |
Onun suçsuz olduğunu biliyoruz zaten. | Open Subtitles | نعلم أنّه ليس متورّطاً . |
Söylediğim gibi sadece teori ama Narkotiğin sürekli bahsettiği Bay X'in disiplinli, organize ve dikkatli olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | -حسناً، إنّها مُجرّد نظريّة كما قلت ، لكن السيّد "المجهول" هذا الذي تستمرّ وكالة مُكافحة المُخدّرات بالتحدّث عنه... إننا نعلم أنّه مُنضبط، ومُنتظم، وهو حذر. |
Bunları yaptığını biliyorduk. - Ama kanıtlara ulaşamıyorduk. | Open Subtitles | نعلم أنّه يقوم بذلك، وإنّما لمْ نستطع الحصول على أدلّة. |
Titus yakında burada olacak. Onun benim kadar sabırlı olmayacağını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | حسنٌ، (تيتس) سيكون هُنا عمّا قريبٍ، وكلانا نعلم أنّه لن يكون صبورًا مثلي. |