Yine bir kere daha, onun hayalleri, içinde yaşadığımız dünyayı tarif ediyordu. | Open Subtitles | بث واضح ومره اخري رؤياه تصف بالضبط العالم الذي نعيش فيه الان |
Bu yüzden, bence tutumluluk içinde yaşadığımız zamanda harika bir karşı görüş. | TED | لذا، أعتقد أن حسن التدبير يمثل تناقضًا تامًا مع العصر الحالي الذي نعيش فيه. |
İçinde yaşadığımız bu bölünmüş, siyasi kutuplaşmalı dünya bazen farklılıklarımızı öylesine büyük gösteriyor ki bunu aşılamaz bir şeymiş gibi. | TED | وهذا العالم المنقسم والمستقطب سياسًا الذي نعيش فيه يؤثر علينا بجعلنا نشعر أن اختلافاتنا واسعة ولا يمكن أن تقهر. |
Çünkü artık hepimiz dijital, ağ bağlantılı bir çağda yaşıyoruz, hepimiz ardımızda kayıt bırakıyoruz. | TED | لأنه في العصر الرقمي الذي نعيش فيه الآن, في عصر الشبكات, نحن جميعاً نترك سجلاً. |
Ve bunların hepsi nerede yaşadığımızı görebilmemizi mümkün kılan bu şeyler benim yaşamım süresinde gerçekleşti. | TED | وأصبح كل ذلك ممكناً أثناء حياتي لنشاهد المكان الذي نعيش فيه. |
Çocuklar, şu an oturduğumuz evi annenizle tanışmadan çok önce almıştım. | Open Subtitles | يا أولاد، لقد اشتريت المنزل الذي نعيش فيه منذ زمن طويل قبل ان اتعرف على أمكم |
Ve hakikaten, diyorum ki içinde yaşadığımız gerçeklik bu. | TED | وبالفعل، أود أن أقول هذا هو الواقع الذي نعيش فيه. |
Bugün içinde yaşadığımız dünyanın çoğunluğu ormandı. | TED | أغلب العالم الذي نعيش فيه اليوم كان عبارة عن غابات. |
Bazen içinde yaşadığımız dünyadan nefret ediyorum. | Open Subtitles | أحياناً، أنا لا أحب العالم الذي نعيش فيه |
Ve ortaya çıkan yeni fizik yasaları şaşırtıcı bir şey içeriyor -- sen, ben ve içinde yaşadığımız dünya bir illüzyondan fazlası olmayabilir. | Open Subtitles | و فهم قوانين الفيزياء الجديدة التي أظهرت نتائج مذهلة أنتم و أنا و العالم الذي نعيش فيه ربما لا نكون أكثر من مجرد وهم |
İçinde yaşadığımız hayat maalesef bu, bayanlar baylar. | Open Subtitles | هذا هو العالم الذي نعيش فيه سيداتي وسادتي |
İçinde yaşadığımız altından kafesi gördün. | Open Subtitles | لقد رأيت القفص المطلي بالذهب الذي نعيش فيه |
Milano'ya vardığında içinde yaşadığımız bu cennetten geriye hiçbir şey kalmayacak. | Open Subtitles | عندما يصل الى ميلان, لن يتبقى شيئا من النعيم الذي نعيش فيه |
İçinde yaşadığımız dünyanın çok tehlikeli bir yer olduğu gerçeğini düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا أفكر في حقيقة أنّ هذا العالم الذي نعيش فيه خطيرٌ جدًا |
Nasıl hasta bir toplumda yaşıyoruz ki, "hoş" kötü bir şey olarak görülüyor? | Open Subtitles | أي مجتمع مريض نعيش فيه عندما يكون اللطف سيئاً؟ |
Ne kadar harika bir yeşil evrende yaşıyoruz, değil mi? | Open Subtitles | يا له من عالم ملئ بالخضرة الذى نعيش فيه ، أليس كذلك ؟ |
yaşadığımızı düşündüğümüz dünyada yaşamıyorduk. | Open Subtitles | فالفكرة كانت أننا لا نعيش فى العالم الذى كنا نظن أننا نعيش فيه |
Nerde yaşadığımızı biliyor, bende onun nerde yaşadığını ... görmek istiyorum. | Open Subtitles | انه يعرف المكان الذي نعيش فيه , أريد أن أعرف أين يعيش. لتحقيق التوازن بين المقاييس. |
Çocuklar, şu an oturduğumuz evi annenizle tanışmadan çok önce almıştım. | Open Subtitles | يا أولاد، لقد اشتريت المنزل الذي نعيش فيه منذ زمن طويل قبل ان اتعرف على أمكم |
Burası yaşadığımız yer anlaştık mı? | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي نعيش فيه طيب؟ |
Bu, kabul ediyorum ki, bütünüyle bir değişimdir, yaşadığımız dünyanın ekonomisi için çok büyük bir değişimdir. | TED | وهذا ما أظنه، محيطا من التغييرات، تغيير عميق في اقتصاد العالم الذي نعيش فيه. |