| Ben de onunla aynı topraklar üzerinde doğduğumu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | و أُخبرُها بأني ولدت في الأرضِ نفسهاِ حيث هي ولدت |
| Ayrıca araçtaki döşemeye ilaveten aynı madde, aracın dış cephe kaplamasında da kullanılmış. | Open Subtitles | وبالأضافة إلى تغطية بالسجاد الداخلِ، هذه المادّةِ نفسهاِ إستعملتْ أيضاً لتَخطيط صَندوقِ العربةَ. |
| Ben de aynı şeyi yaşamak istiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أَتدبّرَ الإمتِلاك تلك الفرصةِ نفسهاِ نفسي. |
| Onunda aynı tip lastikleri olabilir. | Open Subtitles | كان يُمكنُ أنْ كَانَ عِنْدَهُ بسهولة تلك الإطاراتِ نفسهاِ. |
| Ne olmuş, aynı fikir yıllar önce benim aklıma gelmişti. | Open Subtitles | أوه، شيء مهم، كَانَ عِنْدي تلك الفكرةِ الأساسيةِ نفسهاِ قبل سنوات. |
| İki olay mahallinde de aynı uyuşturucu bulundu, ve sonra... o uyuşturucular, senin olay mahallinde mi kendilerini gösterdi? | Open Subtitles | تلك المخدّراتِ نفسهاِ ظَهرتْ في مشهدِ جريمتِكَ؟ |
| aynı gözler benim eve sarhoş ve delirmiş halde geldiğimi de görecekti. | Open Subtitles | لَكنِّي عَرفتُ ان تلك العيونِ نفسهاِ كَانتْ سَتراني أاتي الى البيت سكران ومجنون |
| Bally'nin yerinden döndüğünde kocamın suratında da aynı aptal sırıtış vardı, sonradan öğrendim ki, orada, haftasonunu Betsy Bennett ile geçirmiş, sözde eski kızarkadaşıyla. | Open Subtitles | زوجي كَانَ عِنْدَهُ تلك الإبتسامةِ الغبيةِ نفسهاِ على وجهه عندما عادَ مِنْ بالي، حيث، يَظْهرُ، صَرفَ عطلة نهاية الإسبوع مَع بيتسي بينيت، مدعو له الصديقة السابقة. |
| York ve Mcfadden'ı ara ve o serserilerin bir müvekkilime... aynı şeyi yaptıkları için ne kadar ödediklerini öğren. | Open Subtitles | تَدْعو يورك وMcFadden، تَرى ما دفعته أولئك اللقطاءِ لمُحَاوَلَة لسَحْب هذه الفضلاتِ نفسهاِ على زبون لغمِ. |
| Kurbanın ceketiyle aynı renkte iplikler buldum. | Open Subtitles | ألياف اللونِ نفسهاِ كسترة vic. أعتقد هذا قَدْ يَكُونُ موقعُ النفايةَ. |