"نفعاً" - Translation from Arabic to Turkish

    • işe
        
    •   
    • yardımcı
        
    • yaramıyor
        
    • yardımı
        
    • faydalı
        
    • pek
        
    • yaramadı
        
    • yarar
        
    • yaradı
        
    • yararı
        
    • yürümüyor
        
    • yarayacak
        
    • yarayacağını
        
    • Üsleriniz
        
    Yapma adamım yapma güzel kardeşim. Bu asla işe yaramaz adamım. Open Subtitles بربّك يا رجل، بربّك يا أخي لا يجدي هذا نفعاً أبداً
    Derin nefes almalar işe yaramıyor. Orada tahrik olmadan o kadın ile... Open Subtitles رون الأنفاس العميقة لم تجدي نفعاً لا يمكنني أن أكون هناك معها
    Ama bu işe yaramazsa kaburgalarını açar ve havanın çıkmasını sağlarım. Open Subtitles إذا هذا لم يجدي نفعاً فسوف أجد طريقة لإدخال الهواء لرئتيه
    Bu gerçekten zor bir ama plan sadece bu şekilde işleyebilir. Open Subtitles في الواقع، هذا أمر صعب لكنها الطريقة الوحيدة التي تجدي نفعاً
    Yem ile suyun daha asidik hâle getirilmesi daha çok yararlı bakteri sağlayan ve patojenleri engelleyen bir ortam yaratmaya yardımcı olur. TED جعل المياه مع العلف أكثر حمضية يساعد على خلق بيئة تفيد البكتيريا الأكثر نفعاً وتمنع مسببات الأمراض.
    Şiddetli doku masajı işe yaramadı bu yüzden farklı yaklaşımlar denendi. Open Subtitles تدليك النسيج من العمق لن يجدي نفعاً, لذا أقتراحات أخرى جُرِبت..
    İsimsiz Çok Yiyenler toplantılarım pek işe yarayacağa benzemiyor ve beni sadece geriyor. Open Subtitles جلسات المفرطين في الطعام لا يبدو أنها تجدي نفعاً بل إنها توترني فحسب
    Dinleyin, bu barda denemediğim şey kalmadı ve hiçbiri işe yaramadı. Open Subtitles لقد حولت هذه الحانة إلى جميع أصناف الحانات ولم تجدي نفعاً
    Bu gazeteyi bir nevi diskoteğe çevirmek istiyorsun. Ama bu işe yaramayacak. Open Subtitles تحويل هذه الصحيفه إلى نوع من التحقيقات لكن هذا لن يُجدى نفعاً.
    Loa'nın işbirliği olmadan cesetleri tuzlayıp yakmak bir işe yaramaz. Open Subtitles حرق وتمليح الجثث لن يجدي نفعاً بدون التعاون مع الألهة.
    Uyuşturucu satıcıları ateş edildiğinde hangi yeleklerin işe yaradığını bilmek istediler. Open Subtitles تجار المخدرات يريدون أن يعرفوا، فقط للفضول، أيّ السترات ستجدي نفعاً.
    Şarkını bana ver biraz ayarlama yapalım, benim şarkım olsun. Bu işe yaramayacak. Open Subtitles دعني ان اخذ اغنيتك و اعيد انتاجها لكي تصبح لي لا يجدي نفعاً
    Benim sihrim işe yaramazken onun işe yarayacağına mı inanıyorsun? Open Subtitles أتعتقد أنّ هذا سيجدي نفعاً في حين عجز عنه سحري؟
    Ama sonra da, bu yazmak iyidirden daha kötü, o yüzden de işe yaramayacak. TED بعد ذلك قلت لنفسي هذا أسوء بكثير من دافعي القوي للكتابة و لن يجدي نفعاً.
    İş arkadaşları arasındaki aşk ilişkisi gizliliğe dayanıyorsa asla yürümez. Open Subtitles وبتاريخ علاقات العمل العاطفيّة، لم يجدي التسلل نفعاً قطّ
    Sadece ameliyatlarda size yardımcı olsam daha iyi olur. Open Subtitles بالطبع لا أنا ظننت فقط أنني سأكون أكثر نفعاً لو أنني ساعدتكِ في جراحة
    İşe yaradığını düşünmüyorum. Benim üzerimde işe yaramıyor. Open Subtitles لا أعتقد أنها تجدي نفعاً، لا أظنها ستجديني نفعاً
    Her şey önemlidir. Gördüğün her şey önemlidir. yardımı dokunabilir. Open Subtitles كل شئ مهم، وما شاهدته مهم سوف يجدينا نفعاً
    Ama onları daha faydalı bir şeye dönüştürmemizi ve devamlı enerji almamızı sağlayacak bir fırsatımız var. TED لكن أمامنا فرصة لتدويرهم إلى شئ أكثر نفعاً الذي يسمح لنا بالحصول على طاقة طوال الوقت.
    Tabii, kesin işe yarar. Open Subtitles و كنت متشوقا جدا لتجريبها أوه أجل هذا سيجدي نفعاً
    İşe yaradı ! Onlar için, şimdiden üzüldüm. Open Subtitles هذا يجدى نفعاً . أنا أشعر بالأسى حيالهم بالفعل
    Dişi dirense de, bir yararı yoktur. Open Subtitles إنه يحاول المقاومة بشدة، لكن هذا لا يجدي نفعاً
    İlişkiler asla yürümüyor. Neden vaktimi harcadığımı bilmiyorum. Open Subtitles العلاقات لا تجدي نفعاً لا اعرف لماذا اهدر وقتي.
    Buna devam et. Buna devam et, ahbap, işe yarayacak. Open Subtitles ،استمرّ كذلك، استمرّ كذلك يا رجل سوف يجدي نفعاً
    İşe yarayacağını söylemiştim. Duruşmaya kadar bekle! Open Subtitles قلت لكِ أن ذلك سيجدي نفعاً إنتظري حتى ميعاد الحاكمة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more