"نفهمه" - Translation from Arabic to Turkish

• anlayamadığımız
• anladığımız
• anlamıyoruz
• Anlamadığımız
• çözemediğimiz
• anlayamayacağız
• anlayabileceğimiz
• anlamamız

Bu da doğanın bir başka yüzü, bizim anlayamadığımız yüzü.
أنه مثل الجانبِ الآخرِ للطبيعةِ، جانب لسنا مؤهلين لكي نفهمه

Onun geldiği yerde bizi Anlamadığımız yahut anlayamadığımız çok şey var.
ثمّة في أرضه الكثير ممّا لا نفهمه أو نعجز عن فهمه

Bizim anladığımız, ama onların anlamadığı bir silahla onları vurabiliyorduk: Sosyal medyada utandırma.
يمككنا مواجهته بإعتماد السلاح نفهمه نحن ولكنهم لا يفهمونه-- عار وسائل التواصل الأجتماعية.

Dediklerini anlamıyoruz... ama hoşumuza gidiyor.
نقسم أنها كأنت معنا وتقول كلام كثير لا نفهمه ولكنه يعجبنا لاتوبخها يا عمى

Anlamadığımız şeylerin ardındaki sebepler birşekilde senin de anlamadığın şeylerdi...
السبب وراء كل شىء لا نفهمه، أنت وأنا لا نفهمه

Tamamen çözemediğimiz bir düşman. Bütün medeniyetleri yok edebilecek kadar güçlü olduğunu biliyoruz.
عدو لسنا نفهمه كلياً حتى الآن، نعلم إنّه قوي بما يكفي لتدمير حضارات بأسرها.

Bu doğanın bir hareketiydi ve bunu tam olarak anlayamayacağız.
هذا قانون الطبيعه الذى لن نفهمه بأكمله ابداً

Bu bizim anlayabileceğimiz bir şey değil.
ذلك ليس شيئا يمكن أن نفهمه حقا

Sanki artık programlama yapmıyoruz, tam olarak anlayamadığımız bir bilinç geliştiriyoruz.
الأمر كما لو أننا لم نعد نبرمج بعد الآن، بل نقوم بتنمية ذكاء نحن لا نفهمه حق الفهم.

Bazıları bilginin henüz anlayamadığımız bir şekilde kaçan radyasyonda şifrelendiği teorisini sundu.
يتبنى البعض نظرية مفادها أن المعلومات مشفّرة في الأشعة المنبعثة، على نحوٍ لا نفهمه حتى الآن.

Görünüşe göre makineler, bizim anlayamadığımız bir şey aracılığıyla, kendilerini kontrol ediyorlar ve bu olay cinayet işleme safhasına geliyor.
يبدوا ان الالات تشغل نفسها تحت تـأثير شئ لا نفهمه وتتجه الى ارتكاب الجرائم

Bu kasabada, anlayamadığımız bir şeyler dönüyor.
هناك شيء يحدث في هذه المدينة ونحن لا نفهمه

- Belki daha öte bir anlamı var, henüz anlayamadığımız bir şey.
ربما إنه يعني شيئاً كبيراً، شيئاً لا يُمكننا أن نفهمه بعد.

Onun hiçbir zaman kabul etmeyeceği şey, anladığımız şeyin bizi bir yere götürmediği.
و لكن ما لا يقبله مطلقا هو أن ما نفهمه نحن لا يجدي نفعا

İnanç, korku ve aşk gibi olguları izafiyet teorisi ve belirsizlik ilkelerini anladığımız yollardan anlamaya zorlandık.
الإيمان كالخوف أو الحب يجب أن نفهمه على أنه نظرية .مفهومة من النسبية والاحتمالات

anladığımız tek şey Eros'un bir uyarı alarmı olduğuydu.
الشيء الوحيد الذي نفهمه تماماً هو أن إيروس كان دعوة للاستيقاظ

Kadınların bu yönlerini anlamıyoruz, bizim gibilerini nasıl severler acaba?
هذا ما لا نفهمه في النساء كيف لهم أن يحبوا أمثالنا ؟

Atalarımız 100 bin yıl önce inşa etmiş ama hâlâ tam olarak anlamıyoruz.
الاولون بنوه منذ 100 ألف سنة نحن مازلنا لا نفهمه بالكامل

Öncelikle, Anlamadığımız şeyi üretemeyiz, ve Anlamadığımız şeyi kafamızda oturtamıyoruz..
اولا لاننا لا نستطيع ان نشكل ما لا نفهمه، وما لا نفهمه ونستخدمه ينتهي به المطاف الى تشكيلنا نحن

Şimdilik, bizim hiçbir zaman devridaim makine üretemeyeceğimizi söylemek zordur çünkü halen evren hakkında Anlamadığımız birçok şey bulunmaktadır.
ولكن من الصعب أن نقول بشكل قاطع أننا لن نكتشف أبدًا آلة حركة أبدية لأنه ما يزال هناك الكثير الذي لا نفهمه حول الكون.

İşte onu hiçbir zaman anlayamayacağız.
هذا ما لن نفهمه مطلقاً

- Kontrol etmek... - anlayabileceğimiz sonuçları bize ne zaman gösterebilirsin?
متى سترينا شيئا نفهمه ؟

(Alkış) Ve anlamamız gereken şu ki arama motorlarına haddinden fazla dürüst davranıyoruz.
تصفيق وشيء واحد يجب أن نفهمه كلنا هو أن كنا صادقين بوحشية مع محركات البحث.