| Kendi rozetiniz de üç puan. Geri kalan tüm rozetler bir puan değerinde. | Open Subtitles | وبطاقة المتسابق نفسها قيمتها ثلاث نقاط، وأيّ بطاقة فيما خلاهما قيمتها نقطة واحدة. |
| Son oylamalarda, Mays Gilliam sadece bir puan yükseldi, yüzde 10 oldu. | Open Subtitles | في ألإستفتائات ألأخيرة , ميز جيليام فقط نقطة واحدة ,10 % ألمائة |
| O mektupları okumak bir onurdu çünkü seni diğerlerinden ayıran şeyin tek bir puan olmadığını artık biliyorum. | Open Subtitles | كان من الشرف قراءة هذه الرسائل لأنني الآن أعرف أن ما يفرقك عن الآخرين ليست مجرد نقطة واحدة |
| Bir damla limonla ölebilirim. Ondan alacağım, o her neyse. | Open Subtitles | نقطة واحدة من الليمون وأنا سأموت لن آخذ ذلك إطلاقا |
| O yüzden, o bir puanın seni geride bırakmasına izin vereyim deme. | Open Subtitles | لذا إياك و أن تدع نقطة واحدة تثبط من عزيمتك |
| Yüzeyde oluşan kristal proteinler, ağ tabaka üzerindeki tek bir noktaya ışığı odaklamada yararlı olduğunu kanıtlayan bir şekil yarattı. | TED | البروتينات البلورية تتشكل على السطح تنشئ بنية تثبت جدواها في تركيز الضوء عند نقطة واحدة على الشبكية. |
| O mektupları okumak bir onurdu çünkü seni diğerlerinden ayıran şeyin tek bir puan olmadığını artık biliyorum. | Open Subtitles | كان من الشرف قراءة هذه الرسائل لأنني الآن أعرف أن ما يفرقك عن الآخرين ليست مجرد نقطة واحدة |
| Dövüşte mutlak bir hakimiyet kuran Pittsburgh'lu namağlup liseli, harika çocuk Tommy Conlon, turnuva başından beri daha tek bir puan bile kaybetmedi. | Open Subtitles | هيمنة مطلقة من قبل تومي كونلن, طالب بيتسبرغ الجديد الذي لم يُهزم. ولم يخسر نقطة واحدة في البطولة كلها. |
| Anlamıyorsun. bir puan yükseldiler ve hata payı içindeler. | Open Subtitles | أنت لا تفهمين لقد أصبحوا ورائنا بفارق نقطة واحدة |
| Geri alamayacağını kabul edersek. 118 numaralı kart ikimiz için de bir puan değerinde. | Open Subtitles | أظنّنا لن نعيد البطاقة رقم 118 بالرغم من أنّها تعادل نقطة واحدة فقط. |
| "Temiz vuruş" adındaki şahane darbeler, bir puan değerindedir. | Open Subtitles | هذا الهجوم الرائع الذي نتج عنه ضربة مباشرة قيمته نقطة واحدة. |
| On puana ulaşırsa maçı kaybederim. Sadece bir puan kaldı. | Open Subtitles | "لو نال نقطة أخرى فسأخسر، تفصلني عن الخسارة نقطة واحدة" |
| Eksi bir puan, bel altı. Duydunuz mu? | Open Subtitles | نقطة واحدة لأنها لكمة مخالفة أتسمعون هذا؟ |
| Bir damla bile alamazlar. | Open Subtitles | سأتأكد من ذلك سيدي لن يحصلوا على نقطة واحدة |
| Bu aşk iksirinden Bir damla al arzu ettiğin erkeğe sahip olacaksın. | Open Subtitles | نقطة واحدة من عقار الحب هذا ، وستحصلين على أي رجل ترغبين به |
| O yüzden, o bir puanın seni geride bırakmasına izin vereyim deme. | Open Subtitles | لذا إياك و أن تدع نقطة واحدة تثبط من عزيمتك |
| Altı buçuk milyar güneş tek bir noktaya sıkıştırılmış. | TED | 6,5 مليار شمس مختزلة في نقطة واحدة بسب الضغط. |
| Ama bu durumda tek bir noktada durabilir. Çünkü içteki serbest haraketlilik özelliğinin küre ile bağlantısı vardır. | TED | ولكن فى هذة الحالة بسبب حرية الدوران الداخلي فيما يتعلق بمجال الكرة فيمكنها الوقوف على نقطة واحدة. |
| Şimdi bu fikri genelleyebiliriz. Beyindeki bir nokta yerine, | TED | ومن ثم قررنا ان نعمم هذه الفكرة وبدلا من نوجه الضوء الى نقطة واحدة |
| Akşama dek bir damlası bile eksik olursa, seni pişman ederim. | Open Subtitles | لو نقطة واحدة نقصت قبل هذه الظهيرة، سأجعلكِ تندمين عليها .. |
| Ve bugün size sadece bir noktayı vurgulamaya çalışacağım: O da, insanlığın bütün bilgisine evrensel erişim artık avucumuzun içinde olduğu. | TED | و سوف أحاول اليوم أن أحاور حول نقطة واحدة هي: أن الولوج العالمي لكل المعرفة هو في قبضتنا |