Yıldızlara bakarak geçecek bir akşam da gayet romantik Sayılır. | Open Subtitles | حسنٌ، أمسية في التحديق بالنجوم، يظل ذلك رومانسيًا نوعًا ما. |
Ve hayatımın geri kalanında Her Çocuğa Bir Dizüstü ile uğraşacağım, ki zaten bir buçuk yıldır yapıyorum Sayılır, her neyse. | TED | وسأواصل الآن بقية عمري في مشروع حاسوب محمول لكل طفل، الشيء الذي كنت أفعله نوعًا ما لمدة سنة ونصف، على أي حال. |
Biraz içinize kapanıksanız iş arkadaşlarınıza açılma anını kollayın ve Biraz hassas olun. | TED | وإن كنت منغلقًا، فابحث عن الفرصة المناسبة لتنفتح لزملائك. وكن حساسًا نوعًا ما. |
Çocuk bakıcısı için Biraz yaşlıyım, ama eğer kalmak isterseniz, | Open Subtitles | أنا كبير نوعًا ما لجليسة أطفال، لكن إذا توّدون البقاء، |
Öğrecilerime göre havalı değildim. Bir çeşit aptal olduğumu düşünüyorlardı. | TED | لم يعتقد طلابي أني رهيب. اعتقدوا بأني نوعًا ما أحمق. |
Ve ikincisi, Haklısınız, bu kötüydü, ama sana bir tür iyilik yaptım. | Open Subtitles | وثانيًا، أنت محقة، كان هذا مريعًا، ولكني نوعًا ما فعلت لك معروفًا. |
aslında düşününce bir nevi sıvı ve tuhaf dokulardan oluşan torbalar gibiyiz, etrafı ince bir deri tabakasıyla kaplı. | TED | عندما تفكر بالفعل في ذلك، فنحن نوعًا ما مثل أكياس السوائل وبعض الأنسجة الغريبة محاطة بطبقة رفيعة من الجلد. |
Kız kardeşim de tıp alanında çalışıyor Sayılır. | Open Subtitles | أتعلمين شقيقتي تعمل في المجال الطبي ايضاً نوعًا ما |
Evet ama ördekler benim olayım Sayılır. | Open Subtitles | نعم، نعم، ولكن موضوع البط إنه نوعًا ما شيئ الخاص بي. |
Size söyledi mi bilmiyorum ama kızınız beni terk etti Sayılır. | Open Subtitles | لا أعلم ما إن كانت أخبرتك، لكنّ ابنتك انفصلت عنّي نوعًا ما. |
- Ofisten çıkıp sahaya gitmek güzel Sayılır, değil mi? | Open Subtitles | الأمر لطيف نوعًا ما الخروج من المكتب والذهاب للميدان أليس كذلك؟ |
Korkutucu Sayılır, ama altıma işememe sebep olmadı. | Open Subtitles | إنّه مخيف نوعًا ما لكنّه لا يجعلني أبلل بنطالي |
Biraz uzun bir hikaye açıkçası ikimizde birimizin özür dilemesini bekliyoruz. | Open Subtitles | إنها قصة طويلة نوعًا ما. لكن في الإساس كِلانا ينتظر إعتذارًا. |
Biraz fazla sıra dışıyım. | TED | أنا نوعًا ما أستاذ مساعد فريدٌ من نوعه. |
Tamam, bu günlük yaşam için Biraz fazla olabilir, ama yine de merak ediyorum, peki ya geri kalanımız? | TED | ونعم، هذا كثير نوعًا ما بالنسبة للحياة اليومية، لكنه جعلني أتساءل: ماذا عن بقيتنا؟ |
Bir çeşit plan. Ama henüz iki tarafın da haberi yok. | Open Subtitles | هذا نوعًا ما لتدبير مواعدة، إلّا أن كلا الطرفان لا يعلمان. |
Bana verilen tüm bu cesaret için bir çeşit kanal oldum. | TED | أصبحت كقناةٍ نوعًا ما لكل تلك الشجاعة التي اكتسبتها. |
Hikayelerin iyi ve kötü yanları bir tür filtre olmalarıdır. | TED | الأمر السيء والجيد عن القصص أنها نوعًا ما كالمصفاة. |
Bunu yapmak için bir nevi insanlara bağımlıydınız, ve bu temel ilke sayılırdı. | TED | ستكون نوعًا ما معتمدًا على الناس لفعل ذلك, كانت تلك اللبنة الأولى. |
Bir bakıma bu, biz insanların da müzik yapma biçimi. | TED | من نحوٍ آخر، هذه هي نوعًا ما نفس الطريقة التي يؤلّف بها الإنسان الموسيقى. |
Dosyanı okudum ve büyük hayranın sayılırım. | Open Subtitles | لقد قرأتُ ملفّكِ، وإنّي لمعجبة نوعًا ما. |
Üniversiteler yüksek notları görmek istiyor ve ödülleri de. Size bir şekilde anlatacağım. | TED | الجامعات تريد رؤية نتائج ودرجات عالية وتقديرات وجوائز، وهذا صحيح نوعًا ما. |
Herkeste var ve oldukça ucuz. Ve onları özgürce, açık lisanslarla yaymak için gereken yazılımlar hiç bu kadar ucuz ve yaygın olmamıştı. | TED | إنه متاح في كل مكان ورخيص نوعًا ما. والأدوات لكي توزعه بحرية وبتراخيص مفتوحة لم تكن أيضًا أرخص من ذلك ولا أكثر توافرًا |