"نَعمَلُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • yapalım
        
    • yaparız
        
    • yapmalıyız
        
    • yapacağız
        
    • yapıyoruz
        
    • yapmak
        
    • yapmamız
        
    • yaptığımız
        
    • işi
        
    • yapacağımız
        
    • yaparsak
        
    • yapmamalıyız
        
    Ben Baretta'nın yaptığı gibi yapalım derim. Open Subtitles أَقُولُ بأنّنا نَعمَلُ الذي يعمَلُة الباريتتا.
    Benimkileri çıldırtacak bir şey yapalım. Open Subtitles دعنا نَعمَلُ شيءُ انا سَيَجْعلُ أبويَّ يَتذلّلونَ.
    -Tabi, bir gün onu da yaparız. - Yarına ne dersin? Open Subtitles بالتأكيد، نحن يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ ذلك في يومِ ما ماذا عَنْ غداً؟
    O zaman ikimiz de doğru olduğuna inandığımız şeyi yapmalıyız. Open Subtitles حَسناً، أَحْزرُ بأنّ كلانا يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ الذي نَعتقدُ صحيحونُ.
    ET'nin Meksikalı versiyonunu yapacağız. Open Subtitles نحن نَعمَلُ لاقلاع إي تي ماعداه مثل نسخة شيكانو.
    Genelde çizgi film jeneriklerinin kapella versiyonlarını yapıyoruz. Open Subtitles نحن في الغالب نَعمَلُ بدون عازفين نسخُ ألحان صورة متحركةِ رئيسية.
    - O çocukları öldürüyor lanet olsun. - Bir şey yapmak zorundayız. Open Subtitles يَقْتلُ الأطفالَ اللْعنُه يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ شيءُ.
    -güneş doğmadan önce bunu yapmamız gerek. -yoksa güçler yok olur Open Subtitles نحن يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ هذا قبل شروقِ الشمس و الا القوَّة ستفقد.
    Peki yarın buluşalım, bir şeyler yapalım ? Open Subtitles حَسناً، نحن يَجِبُ أَنْ نُشكّلَ غداً، نحن يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ شيءُ.
    Evet, biz bunu yapalım ve sen de gelecekteki senle konuş. Open Subtitles نعم، نحن نَعمَلُ ذلك، وأنت تَتكلّمُ مع نفسِكَ المستقبليِ.
    Hadi biraz polis işi yapalım. Open Subtitles دعْ، دعنا نَعمَلُ بَعْض الشرطةِ تَعْملُ هنا.
    Ben yapalım demiyorum. Open Subtitles حَسناً، لا أَقُولُ بأنّنا يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ هو.
    Yarın öğleden sonra bir şeyler yapalım dedik, sakıncası yoksa. Yarın öğleden sonra bir şeyler yapalım dedik, sakıncası yoksa. Open Subtitles لذا إعتقدنَا بأنّنا نَعمَلُ شيءُ بعد ظهر الغد، إذا كان ذلك بخيرُ.
    Önce bunu yaparız diye düşünmüştüm. Open Subtitles حَسبَ نحن نَعمَلُ هو أولاً، أبعدْه عن الطريق.
    Çok naziksiniz Kralım, ama elimizden geleni yaparız. Open Subtitles ذلك لطيفُ جداً منك، ملك , لَكنَّنا نَعمَلُ ما نحن يُمْكِنُ أَنْ نَعمَلُ.
    O doğru söylüyor. Onlarla kafa kafaya gidiyorsak, bir şeyler yapmalıyız. Open Subtitles تينا على حق إذا هنقطع بعض الرؤوس يجب ان نَعمَلُ شيءُ
    Tanrı erdemliyse, o zaman bizde erdemli bir şeyler yapmalıyız. Open Subtitles إذا الله مستقيمُ، ثمّ نحن يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ أشياءُ مستقيمةُ.
    Ama yardımımı isterseniz benim dediğim gibi yapacağız, doğrusu bu. Open Subtitles لكن إذا أنت سُؤال عن مساعدتي، وَصلنَا إلى نَعمَلُ هو طريقُي، لأنه الطريق الصحيحُ.
    Çocuklar, her gün aynı şeyleri yapıyoruz. Open Subtitles أنت رجال، نحن نَعمَلُ المضبوطونُ الشيء نفسه كُلّ يوم.
    Bu uzun zamandır hepimizin yapmak istediği bir şeydi. Open Subtitles الشيء قَدْ أردنَا أَنْ نَعمَلُ ل وقت طويل جداً.
    Park ettiğimiz zaman, yapmamız gereken tek şey .arka tekerin altına 2 tane büyük tahta parçası koymak olacak. Open Subtitles كُلّ نحن يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ كُلَّ مَرَّةٍ نحن يَجِبُ أَنْ نَضِعَ كتلتان كبيرتان تحت العجلةِ الخلفيةِ.
    Evet, bunu yaptığımız için ikimiz de budalayız. Open Subtitles نعم، نحن كلا البلهاء ' يَجْعلُ نحن نَعمَلُ ذلك.
    Bu işi kolay yoldan da yapabiliriz, zor yoldan da. Open Subtitles حَسناً، نحن يُمْكِنُ أَنْ نَعمَلُ هذا الطريقِ السهلِ أَو بِصعوبة.
    yapacağımız en kötü şey olur. Open Subtitles ذلك سَيَكُونُ أسوأ شيءِ الذي نحن يُمْكِنُ أَنْ نَعمَلُ.
    Çünkü tek tek yaparsak iyileşme sürecindeki travmaların daha az olur. Hayır. Open Subtitles التحسّن سَيصْبَحُ مؤلمَ أقل بكثيرَ إذا نحن نَعمَلُ هم بِانفراد.
    O yüzden, üniformamıza leke sürecek hiçbir şey yapmamalıyız. Open Subtitles لذا نحن يَجِب ُأن لا نَعمَلُ اي شيءُ لإلحاق العار بالزيّ الرسمي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more