Bir yerini kırmasının bir önemi yok. | Open Subtitles | انه ليس امرا هاماً كما لو هي كسرت شيء ما |
Burnunu çekiyor. Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | أعرف، إنه الزكام، ليس أمراً هاماً أخبرتك |
Fermantasyon, insani gelişimimizde bir kez daha önemli bir rol oynayabilir. | TED | يستطيع التخمر أن يؤدي دوراً هاماً مرةً أخرى في تطورنا البشري. |
Bu gerçekten Büyük bir olay değil ve ben kesinlikle büyümesini istemiyorum. | Open Subtitles | , انه ليس أمراً هاماً و لا أريد ان أجعله أمراً هاماً |
Yine de, herhalde tiyatro sizin için önemliydi. | Open Subtitles | مع ذلك، لا بد أن التمثيل كان أمراً هاماً بالنسبة إليك. |
Ben de aynı işi yapıyorum ve yaptığımız şeyin çok önemli olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا في نفس مجال العمل وأعتقد أنا ما نفعله هاماً الناس تعتمد علينا |
Şimdi mühim şeyler mi söyleyeceksin? Otla ilgili falan? | Open Subtitles | هل ستقول شيئاً هاماً الآن عن تدخين المخدرات وكل شئ؟ |
Bunca şey arasında bunun hiçbir önemi yok. | Open Subtitles | هذا ليس شيئاً هاماً بالنسبه للأشياء الكبيرة |
- Vincent, şu an anahtarın üzerimde olmasının bir önemi yok. | Open Subtitles | أياً كان، فإنني لا أملكُ المفتاح معي فالأمرُ ليس هاماً |
Dünyada bunu açıklayacak bilim yok ama olduğunu sanıyorlar. Artık söylediklerimin de bir önemi yok. | Open Subtitles | لا يوجد أي علم في العالم يمكنه تفسير ذلك لكنهم يعتقدون إنه هنالك لم يعد رأيي هاماً |
İki yıl önce ayrılmışlar. Büyütülecek bir şey yok. | Open Subtitles | لقد انفصلا منذ عامين انه ليس أمراً هاماً |
Ne zaman, işe dönmemin Büyütülecek bir olay olmadığını anlayacaksın. | Open Subtitles | .. عندما تفكر بأمر ،ذهابي إلى العمل ... و انه ليس أمراً هاماً |
- Büyütülecek bir şey değil. - Büyütülecek bir şey. | Open Subtitles | لم يكن امراُ هاماً - , انه أمر هام - |
El yazınıza güvenmeyi öğrenmelisiniz. Bu hayatınızın önemli bir kısmı haline geliyor. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم أن تثق بخط يدك سيصبح جزءاً هاماً من حياتك |
"Yani, gerçekten önemli bir şeyi bırakıyorsan, geri gelip onu alırsın." | Open Subtitles | أعني أنك لو تركت شيئاً هاماً جداً خلفك ، فستعود لتأخذه |
tabii ki Büyük anneme de adıyorum. Özellikle aktivist olduğum ve polis tarafından baskı gördüğüm zamanlarda benim için çok önemli bir rol oynadı. | TED | وبالطبع، أهديه أيضاً إلى جدتي، والتي أعتقد أنها لعبت دوراً هاماً كبيراً، وخاصة بالنسبة لي عندما كنت ناشطا، وكنت أتعرض لمضايقات من قبل الشرطة. |
Federallere seni hapisten kurtaracak kadar Büyük bir şey vermelisin. | Open Subtitles | سيتعيّن عليك إعطاء المباحث الفيدرالية شيئاً هاماً لإبعادك عن السجن! |
Uzun zaman geçtiğini biliyorum ama yaptığım iş önemliydi. | Open Subtitles | أعلم انه مضى وقت طويل ..لكن العمل الذي كنت أعمله كان هاماً |
Dışarı çıkıp ormanda gezinebilmek benim için önemliydi, dışarı çıkıp çayırlarda oynamak yakın bir yerlere gitmek veya şu filmlerde gördüğünüz yerlere. | Open Subtitles | كما تعلم، أن يكونوا قادرين على التجول في الغابات. كان هذا هاماً بالنسبة لي و امم... الذهاب فقط واللعب في الحقل... |
Harika. Oralarda bana bayıldılar. Çok önemli bir kitap olacak. | Open Subtitles | عظيم ، لقد أحبوني هناك جداً سيكون كتاباً هاماً جداً |
Bence başına mühim bir şey gelmiş olabilir... | Open Subtitles | أعتقد أن شيئاً هاماً قد حدث هناك |
Umarım önemlidir. Tyra dört Top Model'i bitirmek üzereydi. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون أمراً هاماً تايرا على وشك ان تخرج العارضات |
Sadece vanilya tadını alamıyorum. Çok da önemli değil, değil mi? | Open Subtitles | فقط لا أستطيع تزوق طعم الفانيليا ليس أمراً هاماً ، صحيح؟ |