Paul, bu numaraya kanarsan... Hamilton'lar seni hiç düşünmeden kurban eder. | Open Subtitles | بول، إذا تَشتري إلى هذا، عائلة هاملتن سَيُعلّقُك للتَجفيف في ثانيتين. |
Hamilton Yatırımlar Grubu bu teklifi destekleyemez. | Open Subtitles | مجموعة مستثمري هاملتن لا تستطيع دعم هذا الإقتراح |
Fark etmez... çünkü bir maktulün kanı, Hamilton'un evine doğru ilerlemiş. | Open Subtitles | حسناً لَكنَّه لا يَهْمُّ لأن المَقْتُولينَ يُؤدّي دمُّ الرجلِ إلى بيتِ هاملتن. |
Evet, ama odun ateşinin sıcaklığı en fazla 500 dereceye kadar çıkar. Hamilton'ların bunu bilmesine imkân yoktu. | Open Subtitles | نعم لكن نارَ الخشبِ تَحْصلُ على ما يقارب ألف فقط وعائلة هاملتن لَمْ يَكنْ ممكناً أَنْ يَأخُذَ معروفَ ذلك. |
Başka bir deyişle plaj kumu. Hadi gidip genç Bay Hamilton'la konuşalım. | Open Subtitles | دعنا نَذْهبُ الكلامَ إلى السّيدِ الشابِ هاملتن. |
Ama o barmen parçasının... seni başından savan kızla öpüştüğünü görünce köklü Hamilton kibrin hiddete dönüştü. | Open Subtitles | لكن عندما رَأيتَ بأنّ عاملِ البار المتواضعِ تقبيل البنتِ الذي نَفخَك مِنْ، تكبّر هاملتن القديم مُتَحَوّل إلى الغضبِ. |
Biliyorum. Ama Tyler Hamilton gözlük kullanmadığı için gözlük pabucu Tyler'a ait olamaz. | Open Subtitles | أَعْرفُ لكن تيلر هاملتن لا يَلْبسُ الأقداح لذا هي لا يُمكنُ أَنْ تَكُونَ قطعةَ أنفِ تيلر. |
Rosie, sence Tad Hamilton gerçek hayatta da, ekrandaki gibi mi? | Open Subtitles | روزي هل في الحياة الحقيقية تاد هاملتن هو الرجل الذين سيكون على الشاشة؟ |
Rosalee'ye, çocuklar yararına Tad Hamilton'la randevu için yardım? | Open Subtitles | هلا ساعدت روزالي لربح موعد مع تاد هاملتن للمساعدة في انقاذالأطفال؟ |
- Sizi gördüğüme sevindim Bay Hamilton. - Ben de Larry. | Open Subtitles | سعدت برؤيتك، سّيد هاملتن سعدت برؤيتك، لاري |
İyi değilse bile, başkasını bulmalısın çünkü ben Tad Hamilton'la çıkıyorum. | Open Subtitles | حتى لو لك تكن يجب أن تجد شخصا آخر لأني سأخرج مع تاد هاملتن |
Seni Tad Hamilton ya da başkasına kaptırmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد فقدانك لصالح تاد هاملتن أو أي شخص آخر |
Dinle, Pete, hepimiz Tad Hamilton'ın varlığından rahatsız olduk. | Open Subtitles | اسمع، بيت، من الواضح انك قد انجرفت قليلا بحضور تاد هاملتن |
Sezon boyunca 47 yaşında olmayan pek çok vurucu Hamilton tarafından atlatıldı. | Open Subtitles | بالتأكيد .. كل الموسم مليئ بالضاربين كيف أنك في الـ47 من عمرك واستطاع هاملتن خداعك |
Beyler, Bay Hamilton sizi VIP salonuna davet ediyor. | Open Subtitles | سادتى، سّيد هاملتن يودّ دعوتكم إلى غرفة الجلوس الخاصّة. |
Hamilton'ın adamları bu boku kumarhanede satıyor. | Open Subtitles | نعرف أن رجال هاملتن يبيعون ذلك الهراء في الكازينو. |
105 no.lu odada Bay Hamilton'u görmek isteyen bazı müşteriler var. | Open Subtitles | أناأنتظرزبائنجدّد.. أنهم هنا لرؤية السّيد هاملتن في مكتب 105. |
Beni, Port James'ten Ed Hamilton gönderdi. | Open Subtitles | إد هاملتن أرسلَني مِنْ ميناءِ جيمس. |
Güzel günlerdi. Cumartesi geceleri Musselburgh ve Hamilton gibi şehirlerde. | Open Subtitles | كانوا الأيام , ليالي السبت "فى المدن مثل " مسلبرج " و "هاملتن |
Ne günlerdi. Musselburgh ve Hamilton gibi kasabalarda cumartesi geceleri. | Open Subtitles | كانوا الأيام , ليالي السبت "فى المدن مثل " مسلبرج " و "هاملتن |
Evet, saçma çünkü Batista ve Matthews Hamiltonlar'ın oğlunun peşini bırakmanı istemişlerdi. | Open Subtitles | أجل، رغبة (باتيستا) و(ماثيوز) بأن تكفّ عن مراقبة ابن (هاملتن) هي الأمر الجنونيّ ما تصنع؟ |