Hadi, bununla baş edebilirsin. O kadar da kötü değil. | Open Subtitles | هيا , يمكنك التعامل مع هذا الأمر ليس بذلك السوء |
Bunun yanlış olduğunun kanıtı geri zekâlı oğlun değil mi? | Open Subtitles | أليس إبنك المتخلف، دليلاً كافياً بأن هذا الأمر ليس صائباً؟ |
A, gittikçe sisteme muhtaç oluyor, bu yüzden bunu yapması o kadar kolay değil. Örnek olarak internetin kapatma düğmesi nerede? | TED | أولاً، إن هذا الأمر ليس سهلاً لاسيما إذا أصبحنا نعتمد على النظام . مثلاً، أين يوجد مفتاح إطفاء الإنترنت؟ |
bu süreçte ben de David'i tanıdım. bu benim için kolay mı sanıyorsun? | Open Subtitles | اضطررت للقيام بهذه العملية هل تعتقدين أن هذا الأمر ليس صعباً بالنسبة لي؟ |
Bak ne diyeceğim,... bu yaptığı şey hiç kolay değil ama, gerçekten değdiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أكثر منك ياصديقي هذا الأمر ليس بالسهل ولكنه يستحق العناء |
Senin içinde bunun yanlış olduğunu söyleyen bir şey yok mu? | Open Subtitles | الا يوجد اى ضمير لديك يحدثك ان هذا الأمر ليس صحيحا ؟ |
Bana kalırsa bu prosedür için mutlaka gerekli değil. | Open Subtitles | أظن بأن هذا الأمر ليس ضروري في ذلك الأجراء. |
bu kişisel bir şey değil. Sürekli aynı şeyi tekrar edemem. Hayatında bir defa riske gir! | Open Subtitles | هذا الأمر ليس شخصياً سام لا أقدر الاستمرار بهذا خاطري ولو مرة |
- Belki atıştırmak için durabiliriz. - Hayır, o bütçede değil. | Open Subtitles | ربما يمكننا أن نتوقف من أجل وجبة سريعة لا , هذا الأمر ليس موجود في الميزانية |
Hayır, alerjik reaksiyon değil. Ne diyorum biliyor musun? | Open Subtitles | .كلا هذا الأمر ليس من الحساسية لا أعلم ما هو |
Çocuklar, bu komik değil! | Open Subtitles | مهلاً، مهلاً يا أولاد هذا الأمر ليس جيّداً |
Söylediğiniz gibi başkan gitti. bu artık Gizli Servis'in sorunu değil. | Open Subtitles | كما قلت الرئيس لم يعد هنا لذا هذا الأمر ليس من صلاحية حراسةالحراسة الرئاسية |
Fakat bu, tek başına, Çin'in olayı uluslararası bir hadiseye dönüştürmesine tam olarak yeterli değil. | Open Subtitles | ولكن هذا الأمر ليس نهائياً بالدرجة التي تجعل الصينيين يحولون الأمر إلى حادثة دولية |
- Benim de arkadaşım Kelly. Ben de bu süreçte David'i tanıdım. bu benim için kolay mı sanıyorsun? | Open Subtitles | اضطررت للقيام بهذه العملية هل تعتقدين أن هذا الأمر ليس صعباً بالنسبة لي؟ |
Böyle bir şey yapmak istediğinde hiç düşünme, sadece yapman gerekeni yap. | Open Subtitles | .. عندما تريد أن تفعل هذا الأمر ليس عليك أن تفكر فقط أفعله |
Tabii ki hayır. Ne kadar güzel olduğu hiç etki yapmamıştır. | Open Subtitles | حسناً ، بالطبع لا ، هذا الأمر ليس له أية علاقة بمظهرها ؟ |
hiç mantıklı değil. Biri bize neden böyle bir şey yapsın ki? | Open Subtitles | هذا الأمر ليس له تفسير, لما يفعل أحد ما ذلك لنا؟ |
Linda bunu daha önce tartışmıştık. Seçme şansım yok. | Open Subtitles | ليندا سبق وتحدثنا في هذا الأمر ليس لدى خيار |
yok, ben öyle bir şey söylemedim, efendim. Bana bağlı değil. | Open Subtitles | لا، لم أقل هذا يا سيدي هذا الأمر ليس بيدي يا سيدي |
Bunun annemin ölümüyle ilgisi yok, biliyorsun. | Open Subtitles | هذا الأمر ليس له شأن بوفاة أمي وأنت تعلمين ذلك |