Bu geleceğin bir parçası olmak çok ayrıcalıklı bir durum. | Open Subtitles | إنّه امتياز ان تكون جزءًا من هذا المستقبل |
Bu geleceğin asla olmamasını sağlayarak hepimizi kurtarabilirsin. | Open Subtitles | احرصي أن لا يحدث هذا المستقبل وستنقذينا جميعاً. |
bu geleceği yaratmak zorundayız ve bunu yapmaya hemen başlamalıyız. | TED | لذا علينا أن نصنع هذا المستقبل, وعلينا أن نبدأ من الآن. |
Gemi ellerinde. bu geleceği bizim yapacağımız şeyden daha fazla etkilemez mi? | Open Subtitles | لديهم السفينة، ألن يغيّر هذا المستقبل أكثر مما نفعله؟ |
- Gelecek bu. - Müthiş. | Open Subtitles | الآن، هم يلتصقون بالماضي هذا المستقبل |
Uzmanlık alanım insan davranışı araştırmaları, ve bugünlerde gelecek hakkında ne düşünmeyi öğrendiğimizi uygulayarak bu gelecek için tasarımlar yapmak. | TED | وأنا متخصص في أبحاث سلوكيات الانسان، وتطبيق ما نتعلمه لنفكر بالمستقبل بطرق مختلفة، ولنصمم ما يتناسب مع هذا المستقبل. |
Milyonlarca yaşamın kurtulacağını ve o geleceğin önleneceğini. | Open Subtitles | تنقذ ملايين من الأحياء، وتجنب هذا المستقبل |
Bu geleceğin ilk saniyesinin beşte birinde insanlar artık yoksulluk yüzünden ölmüyor. | Open Subtitles | بعد خمس ثانية كونية من هذا المستقبل سيتوقف الناس عن الموت بسبب الفقر |
Bu geleceğin sadece olası bir zaman çizgisi olduğunu unutuyorsun. | Open Subtitles | تنسين أن هذا المستقبل مجرد خط زمني محتمل |
A3'teki ekiplerimizden biri Bu geleceğin ne kadar yakın olduğunu görmek istedi. | TED | لذا، أحد فرقنا في A3 أراد أن يعرف إلى أي مدى كان هذا المستقبل قريبًا. |
Meclis üyesi Rogers Bu geleceğin temsilcisi. | Open Subtitles | والمستشار روجرز يجسد هذا المستقبل. |
bu geleceği görecek kadar yaşayan kişi gerçekten acı çekecek. | Open Subtitles | إن من سيعيش ليرى هذا المستقبل.. سيعاني حقًا.. |
bu geleceği görecek kadar yaşayan kişi gerçekten acı çekecek. | Open Subtitles | إن من سيعيش ليرى هذا المستقبل.. سيعاني حقًا.. |
Fakat bu geleceği inşa edebilmelerinin tek yolu, dünyayı değiştiren şirketlerin Afrika'da büyüyebildiğini ve bu radikal teknolojilerin önce burada başlayabileceğini fark etmemizdir. | TED | ولكن الطريقة الوحيدة التي يمكن بها أن نبني هذا المستقبل هي بإدراكنا أن الشركات الكبرى في العالم يمكن توسيع نطاقها في أفريقيا وأن التقنية يمكن أن تبدأ هنا أولاً |
Gelecek bu. Şimdi bu. | Open Subtitles | هذا المستقبل الوقت الحاضر |
Gelecek bu. | Open Subtitles | هذا المستقبل. |
Gelecek bu mu? | Open Subtitles | هذا المستقبل ؟ |
Teorik olarak, bu gelecek bizim geçmişte yapmış olduklarımızdan etkilenmeden-- | Open Subtitles | نظرياً قد لايتغير أو يتأثر هذا المستقبل فيما نفعله أو فى مافعلناه فى الماضى أيها البروفسور |
Hayır, bu gelecek Artık kirli kıyafetler olmayacak | Open Subtitles | لا، هذا المستقبل لا مزيد من الملابس القذرة |
o geleceğin gerçekleşmemesi için elimden gelen her şeyi yaptığıma dair sana söz veriyorum. | Open Subtitles | أنا أعدكم أنا أفعل كل ما في استطاعتي للتأكد من أن هذا المستقبل يحدث أبدا. |
bu alıcı, elle uyarmaya yanıt vermiyor. Belki de gömleğini çıkarmalısın. | Open Subtitles | لا يستجيب هذا المستقبل للتحفيز اليدويّ ربّما إذا قمتِ بخلع قميصكِ |
İstediğin o gelecek için vereceğimiz mücadele benimle satrançtan geçmiyor. | Open Subtitles | حربنا من أجل هذا المستقبل الذي تريده ليست معي في الشطرنج |
Fabrikanın her yerde olduğu bir geleceğe doğru yol alıyoruz. Bu giderek de tasarım ekibinin herkes olduğu anlamına geliyor. | TED | نحن نتجه إلى هذا المستقبل حيث المصنع هو كل مكان، وبتزايد يعني ذلك أن فريق التصميم هو الجميع. |