"هذا المكان الذي" - Translation from Arabic to Turkish

    • bu yer
        
    • bir yer
        
    • yer orası
        
    • yer burası
        
    • İşte burası
        
    - Baloo'nun yattığı bu yer, doğanın en soylu yaratıklarından birinin yattığı yer olarak daima kutsal kalacaktır. Open Subtitles وفي هذا المكان الذي يشعر فيه بالوا المكان المقدس في الأدغال حيث هنا يرقد عظماء ونبلاء الأدغال
    Tüm kızların öyle akıl almaz olduğu bu yer de nedir öyle? ! Open Subtitles ما هذا المكان الذي يوجد به فتيات غير معقولات ؟
    - Mozzarella peyniriyle harika jalapeno poppers yapan bir yer buldum. Open Subtitles لقد وجدت هذا المكان الذي يجعل أعظم العصي موزاريلا وبوبرس جالابينو.
    - Zihinsen sorunları olan insanlara yardım eden bir yer. Open Subtitles إنه هذا المكان الذي يستطيع مساعدة الأشخاص ذو مشاكل عقلية
    Geldiğim yer orası. Kalmayı seçtiğim yer orası değil. Open Subtitles هذا المكان الذي أتيت منه، و ليس المكان الذي اخترت ان ابقى فيه
    Size bahsettiğim yer burası. Tamamen boktan bir durumda. Open Subtitles هذا المكان الذي كنت أخبركما عنه.إنه مزرِ بالفعل
    İşte burası. Buradan girmişler. - İçeriden kilitlenmiş. Open Subtitles هذا المكان الذي أتوا منّه إنّه موضوعٌ بالداخل
    bu yer, bu genç çiftin bir sığınağı oldu. Open Subtitles في هذا المكان الذي أصبح مأوى هذين الزوجين
    Kendini yalnız ve kayıp hissettiğini biliyorum hayat fazla bir katkı sağlamamış olabilir, ama evlat seçtiğin bu yer gerçek değil. Open Subtitles أعرف بأنّك شعرت بالعزلة والضياع وأنّ تلك الحياة بلا معنى ولكنّ هذا المكان الذي اخترته مزيّفٌ ياولدي
    Senin için bulduğumuz bu yer anonim. İş yok, baskı yok. Open Subtitles هذا المكان الذي وجدناه لك مجهول، بلا عمل ولا ضغط.
    Şunu anlamalıyız ki, bizim her geçen gün artarak yaşadığımız bu yer, bunu için çekici bir ifademiz var "Siber Uzay" sıfır ve birlerle ifade edilemez, fakat insanların arkasında olduğu bilgiyle ifade edilir. TED يجب أن ندرك أن هذا المكان الذي نعيش فيه بشكلٍ متزايد والذي وصفناه بعبارة "الفضاء الإلكتروني" ليس مُعَرَف بواسطة الأصفار والواحدات ولكن بواسطة المعلومات والناس الذين وراءها.
    Ichabod, kapana kısıldığım bu yer Araf. Open Subtitles (إيكابود)، هذا المكان الذي أنا حبيسة به، إنه المَطهر.
    Arkamda gördüğünüz bu yer... Mumbai'nin yasadışı sokak dövüşünün yapıldığı alan. Open Subtitles "هذا المكان الذي ترونه خلفي، هو أرض لمعارك قتال الشوارع غير الشرعيّة في (مومباي)"
    İçeriye baktığımızda müzisylenlerin yaşamak istediği bir yer yaratırız. TED عند النظر للداخل، ننشيء هذا المكان الذي يود الموسيقيون العيش فيه.
    Yeni doğan bir bebek için pek alışveriş edilecek bir yer değil. Open Subtitles ليس هذا المكان الذي تتسوق فيه لاجل طفل جديد
    Burası biraz sessizlik ve huzur için geldiğim bir yer. Open Subtitles هذا المكان الذي أقصده للقليل من الهدوء والراحة. هلمّي.
    Yani, Olması gerektiği yer orası, değil mi? Open Subtitles أعني أليس هذا المكان الذي يفترض أن يكون به، صحيح ؟
    Olmak istediğin yer orası mı? Open Subtitles هل هذا المكان الذي تريد أن يكون؟ هم؟
    İşte hayatımın iki yılını geçireceğim yer burası. Open Subtitles هذا المكان الذي سأقضي فيه العامين المقبلين
    Max, bakıcılık yaptığım bütün çocukları getirdiğim yer burası. Open Subtitles ماكس, هذا المكان الذي اعتدت على أخذ الاطفال الذين اجالسهم له
    İşte burası, iddaa ettiğin kişi olup olmadığını göreceğimiz yer. Open Subtitles هذا المكان الذي نعلم به إن كنت الرجل الذي تزعم أنك هو
    İşte burası tam 18 senemi geçirdiğim yer. Open Subtitles ولكن هذا المكان الذي قضية فيه 18 عاماً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more