Benim söylediğim de tam olarak bu ve özel kanallardan da bahsediyorum. | Open Subtitles | لكن هذا بالضبط ما أقوله, وأنا أتحدث عن قنوات النخبة هنا أيضاً. |
Seninle çıkmayı kabul ettiğimde beklediğim tam olarak bu değildi. | Open Subtitles | أجل حينما قبلت بالخروج معك ليس هذا بالضبط ما توقعته |
Bu tam da Crenshaw'un ihtiyacı olan iyi bir reklam. | Open Subtitles | هذا بالضبط نوع الدعاية والإعلان الجيد التي كرينشو بحاجة له |
İşte bu yüzden, ders almaya başladığımı sana söylemek istemedim. | Open Subtitles | هذا بالضبط لماذا لم أخبرك اني أخذ درس من الأساس |
Sana söylediğim Tam da bu. Ve jüriye söyleyeceğim şey de bu. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما اقوله لك وهذا بالضبط ما ساخبر به المحلفين |
Harvard Üniversitesinde Tam da bu tür bir girişim denedik. | TED | هذا بالضبط النوع من المداخلة الذي درسناه في جامعة هارفرد |
Beni Roger'a bağladığını sanıyorsun. Onlar da aynen böyle düşünmeni istiyor. | Open Subtitles | تعتقدين ان لي صلة بروجر هذا بالضبط ما يريدونه |
- Ben de ona aynen bunu söyledim. - O ne dedi? | Open Subtitles | ـ هذا بالضبط ما أخبرته به من قبل ـ ماذا قال ؟ |
Söylemek istediğim tam olarak bu değil, ama sen soru sormaya devam edeceksin. | Open Subtitles | لا أعني هذا بالضبط, ولكنك ستستمر في متابعة الأسئلة |
Ama anne, senin bir tatilden istediğin tam olarak bu. Ailece bir araya toplandık, çokça gezdik ve birçok anımız oldu. | Open Subtitles | لكن أمي ، هذا بالضبط ما أردتيه من الاجازه تقريبنامنبعضكعائلةواستمتعنابخروجنا.. |
Bahsettiğim şüphecilik de tam olarak bu Roz. | Open Subtitles | أوه روز هذا بالضبط نوع التهكم الذي أتحدث عنه |
Bu tam da hep bir çocuk yetiştirmek istediğim evlerden. | Open Subtitles | هذا بالضبط نـوع الـمكـان الـذي أردت أن أنـشأ طـفـلي به |
Bu tam da insanların Sue'ya söylediği şeydi. | TED | هذا بالضبط ما اعتاد على قوله الناس لـ سو |
Papayla Aynı fikirdeyim. Bu tam olarak da kralın yapmaya karar verdiği şeydi. | TED | الادعاء: ولكن هذا بالضبط ما قرر الملك القيام به. |
Sakin. İşte bu yüzden, İmparatorluğun, ...hepimizin sakin ve toplu kalmasına hiç olmadığı kadar ihtiyacı var. | Open Subtitles | هذا بالضبط السبب ان الأمبراطورية الآن اكثر من ذى قبل |
Demek istediğim de bu. İşlerin ne kadar farklı olduğunu şuan anlıyorsun. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما أعنيه أترى كم تختلف الأشياء الآن |
Bu konuda tartışmaya devam edersek Tam da bu olacak. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما سيحدث لو تابعنا الجدال في هذا الامر |
Biri Will'i tuzağa düşürmek istiyorsa, aynen böyle yapar. | Open Subtitles | إذا أراد شخص ما لوضع سفوق، هذا بالضبط بإنّهم يعملون. |
Rusty'yi ilk gördüğümde ben de aynen bunu demiştim. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما قلته لنفسي عندما رأيت راستي أول مرة |
Evet, aynen öyle oldu. Futbol takımı bizi kara listeye aldı. | Open Subtitles | أجل, هذا بالضبط ما حصل لقد وضعنا فريق الكرة فى اللأئحة السوداء |
Doğal makine de aynen bu şekilde çalışmalı. | TED | و هذا بالضبط كيف يجب أن تعمل الآلة الطبيعية. |
Vince ile açık ilişki yaşamamızın sebebi kesinlikle bu işte. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما دعانى انا وفينس الى جعل علاقتنا مفتوحة |
Bu kesinlikle bir parçası olmak için öleceğin havalı bir olay. Kapattıktan sonra olacak, ...böylece işi de etkilemeyecek. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما تريده وتتمنى أن تكون جزءاً منه سوف تبدأ بعدما نغلق لذا لن تؤثر على محصول اليوم |
Bu takımın ihtiyacı olan şey tam olarak da bu. Daha yükseklere itilmek. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما يحتاج إليه الفريق ليصل للقمة |
Bu tarz süreçleri düzenlemek derken tam olarak bunu kastediyordum. | TED | هذا بالضبط ما أعنية بتعديل هذه الأنواع من العمليات. |