- Bunların hepsi çok sıkıcı ve saçma. Çok fazla telaş yapıyor. | Open Subtitles | هذا كله مُتعب جدا ًو سخيف إنه يقوم بالضجة الأكثر ترويعا ً |
Bunların hepsi benim hatam. Bir daha asla abur cubur yemeyeceğim. Yemin ederim. | Open Subtitles | هذا كله بسببي ، لن آكل طعاماً غير صحي ثانيةً ، أقسم لك |
Saçmalık ! Tüm bunlar senin yaşayan, düşünen bir yaşam formu olduğunu ispatlamaz. | Open Subtitles | هراء لا يوجد دليل على هذا كله بأنك حي وتفكر بشكل الحياه واساليبها |
Artık bursu kazanamayacak çünkü oraya vaktinde yetişemez ve Hepsi benim yüzümden. | Open Subtitles | لأن مستحيل ان تصل الى هناك في الميعاد, و هذا كله خطأي |
Bütün bunlar okumasına izin verdiğin o saçmalıklar yüzünden oluyor. | Open Subtitles | هذا كله من جراء تلك التفاهات التي سمحت لها بقراءتها |
Her şey çok iyi Ekselansları. Peki ya toplu katliam haberleri? | Open Subtitles | هذا كله رائع يا جلالة الرئيس لكن ماذا عن تقارير المذابح؟ |
Evet, bir kere, ama Tüm bu magazin olayları reklâm kampanyası mı? | Open Subtitles | نعم، مرة واحدة، ولكن .. لذلك هذا كله شخصية هو مجرد دعاية؟ |
Bunların hepsi çok acayip, bilirsin bunun gibi karanlıkta oturmak. | Open Subtitles | هذا كله غريب، كما تعلم، جلوسنا محاطين بالظلام بهذا الشكل |
Ama ben sevdiğim insanları korurum. Bunların hepsi senin için. | Open Subtitles | لكنى أحمى من أحب هذا كله من اجلك , إتفقنا؟ |
Bunların hepsi babanın başının altında çıkıyor. Cezalandırılması gereken o. | Open Subtitles | هذا كله من فعله ، وينبغي أن يُعاقب على ذلك |
Sübvansiyonları şirketlere dağıttıklarında bunu yapabilirler-- ve tabii ki, Bunların hepsi vergi verenler tarafından finanse edilmektedir. | TED | يمكن أن يحدث هذا الأمر عند تسليم المساعدات وبالطبع، هذا كله من جيوب دافعي الضرائب إلى جيوب الشركات |
Bu yüzden babanın adını verdi. Tüm bunlar hilenin bir parçasıydı. | Open Subtitles | لهذا كتبت اسم الوالد كان هذا كله جزءا من خطة تلاعبها |
Hala Tüm bunlar için onca insanı neden... öldürdüklerini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا زالت لا افهم لم يقتلون الناس لاجل هذا كله |
Will, ben ne düşündüğünü galiba biliyorum. Hepsi benim hatam. | Open Subtitles | حسناً , أعتقد أنني أعرف بما كنت تفكرين لكن هذا كله كان خطأي |
- Hayır, hayır, hayır. Bütün bunlar yanlış. - Hey! | Open Subtitles | لا , لا , لا , هذا كله خطأ أنت |
Beni affedin Doktor. Bütün bunlar gerçekten uzak görünüyor. | Open Subtitles | اعذرني يا دكتور، يبدو لي هذا كله بعيد الاحتمال بعض الشيء |
Tek bir farkla, Her şey artık geride kaldı, değil mi? | Open Subtitles | الفرق أنك تركت هذا كله وراء ظهرك . أليس كذلك ؟ |
Her şey çok güzel fakat annemin kardeşisiniz benim tarafımda olmanız çok doğal. | Open Subtitles | هذا كله جيد للغاية لكنكِ حماتي لا تستطيعين أن تبتهجي لتكوني إلى جانبي |
Evet, Tüm bu bebeklerin karışma şeyi beni gerçekten çok etkiledi. | Open Subtitles | نعم، موضوع التبديل عند الولادة هذا كله كان صعبا على حقا |
- Hepsi senin hatan. Kadın olmak istememiştim, sen zorladın. | Open Subtitles | هذا كله خطأك ، أنا لم أريد أن أصبح المرأة |
Merhaba. Biraz inanç ve doğruluk Hepsi bu. | Open Subtitles | أيها القليل من الايمان ثق ان هذا كله من الايمان |
Düşündüğümüzde, bilirsiniz, bunun hepsi nasıl bir araya geliyor, Bu tamamen yazılım, algoritma ve matematik ile ilgili. | TED | حين نفكر في الأمر، كما تعلمون، كيف نجمع هذا كله الأمر متعلق بالبرمجيات، الخوارزميات والرياضيات |
İspanyolcan daha iyi olsaydı, Bunların hepsini sen de anlardın. | Open Subtitles | لو كانت لغتك الأسبانية أفضل من هذا لأدركتي هذا كله |
Bütün Bunların hepsi senin manyak yiyecek yok kuralın yüzünden. | Open Subtitles | لقد كان هذا كله بسبب قاعدتك المجنونه عن الطعام |
Peki, 10 dakikada bütün bu 10 şeyi daha fazlasını söylemeden, nasıl iletirsiniz? | TED | حسنا, إذن كيف يمكننا إيصال هذا كله 10 أشياء خلال 10 دقائق من غير النطق بها مباشرة؟ |
Bütün bunları düzenleyen kişi olmak istiyorum." | TED | اريد ان اكون الشخص الذي يحرر هذا كله معا |
Ve tüm bunların gerçekte en korkunç yanı, aşırı avlanmai kirlilik ve iklim değişikliği, bunlardan hiç biri bir boşlukta olmuyor | TED | والشيء المخيف حقا عن هذا كله الإفراط في الصيد, والتلوث , وتغير المناخ هو أن تلك الاشياء لاتحدث في فراغ |