İyi de, Bu doğru değil, ve onlara düşündüklerini vermeyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، هذا ليس حقيقياً, ولا أملك أن أجعلهم يفكرون بذلك. |
Bu doğru değil. O dişileri kendine çeken tatlı bir erkek, aynen öyle. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً , إنه كالكعك الفاسد هذه حقيقته |
- Bu doğru değil. - Geri dönmek istemedin. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً أنتِ لم تريد العودة |
- Bu gerçek olduğunu, farklıdır. - Ve Bu gerçek değil mi? | Open Subtitles | هذا مختل ، هذا حقيقي و هذا ليس حقيقياً ؟ |
Doğu yakasındaki insanlar 1849'da, haberleri ilk duymaya başladıklarında, düşündüler ki, "Ah, Bu gerçek değil." | TED | الناس فى الساحل الشرقي عام 1849م، عندما بدأوا يتابعون الأخبار، قالوا "لا، هذا ليس حقيقياً". |
Gerçek değil bu. Gerçek değil. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً هذا ليس حقيقياً |
Buraya gelmem gerekiyordu. Bu gerçek olamaz. | Open Subtitles | كان يجب أن آتي هنا هذا ليس حقيقياً |
Bu doğru değil ve sen de biliyorsun. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً ، و أنتِ تعلمين ذلك. |
- Bu kulüpteki kimse seni sevmiyor. - Bu doğru değil. | Open Subtitles | لا أحد بهذا النادي يحبكِ - هذا ليس حقيقياً - |
Hayır Bu doğru değil. | Open Subtitles | لا هذا ليس حقيقياً |
Bu doğru değil. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً. |
- Bu doğru değil. - Doğru ya. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً بالتأكيد |
Bu doğru değil. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً يا أمي. |
Bu doğru değil! | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً |
Bu gerçek değil. Özgür kalmış olamazsın. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً لا يمكن أن تكون حرّاً |
Bu gerçek değil, keçileri kaçırmaya başladım. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً بدأت أفقد تركيزي |
Bu gerçek değil. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً لا لا, ليس حقيقيا |
Bu gerçek değil. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً |
Gerçek değil bu. | Open Subtitles | هذا ليس حقيقياً |
Bu gerçek olamaz. | Open Subtitles | . هذا ليس حقيقياً |
Eğer bu gerçek değilse lanetleneceğim. | Open Subtitles | لكن سألعن نفسي لو أن هذا ليس حقيقياً |