Hiçlik özel gerçekliği söz konusu olsaydı da, bu konuşmayı yapıyor olmazdık. | TED | وأما واقع استثنائي من العدم، لم يكن علينا أن نقيم هذه المحاضرة. |
Tanrım, saat dört. bu serzenişlerini sonraya bıraksan olmaz mı? | Open Subtitles | اللعنة، إنها الرابعة فجراً هلاّ أعفيتني من هذه المحاضرة الأخلاقية |
bu seminere başlamadan önce bir şey söylemek isteyen var mı? | Open Subtitles | الآن, قبل ان ابدأ هذه المحاضرة ألدى اي احد شيء ليقوله؟ |
Başlamadan şunu söylemek isterim ki, bu konuşmamnda herhangi bir yargılayıcı unsur yok. | TED | بدأً اريد ان اكون واضحة جدا ان هذه المحاضرة لا تأتي مع احكام مسبقة. |
Eminim birkaç seçenek düşünürsünüz, mesela bir şey içmek, mektup yazmak, bu sıkıcı konuşma sırasında uyumak gibi, tabii yapabilirseniz. | TED | بالطبع يمكنك التفكير ببعض الخيارات مثل احتساب شراب أو كتابة رسالة، أو النوم خلال هذه المحاضرة المملة، إذا أمكنكم. |
Ve tabii ki internet üzerinden bu konuşmayı belki de Boenos Aires ya da Yeni Delhi'den seyredecek olan tüm o insanları da tanımıyorum. | TED | ومؤكد لا أعرف جميع الأشخاص الذين قد يشاهدون هذه المحاضرة على شبكة الانترنت. في مكانٍ ما في بيونس آيرس، نيو دلهي. |
Eğer olmasaydı bu konuşmayı yapmazdım. | TED | لم أكن لأقدم هذه المحاضرة إن لم تكن موجودة. |
Ve ben, size güzel bir ihtimali bu konuşmanın sonuna doğru göstereceğim. | TED | وسأريكم هنا إحتمال واحد ممكن وجميل.. مع إقتراب نهاية هذه المحاضرة. |
bu kısım, doğal harikalar üzerine ve daha büyük olan konferans ise mutluluk arayışı üzerine. | TED | تتحدث هذه المحاضرة عن عجائب الطبيعة و يتحدث المؤتمر ككل عن السعي وراء السعادة |
Eğer bu yaşamamışsa, ben de bu konuşmayı yapan kişi değilim. | TED | إذا لم تنجو تلك الجمجمة من التلف لن أستطيع أن أقوم بمثل هذه المحاضرة. |
bu yöntem senin yazmaya farklı açılardan bakmanı sağlayacak. | Open Subtitles | تجبرك هذه المحاضرة على النظر إلى الكتابة بطريقة مختلفة تماماً |
bu lafları salak yerine koyduğun insanlara anlat. Ben bunları yemem. | Open Subtitles | ألق هذه المحاضرة إلى الناس، انت مخادع أنا حر بأفعالي |
Elliot, sana gerçekten kızgınım çünkü bu konuşmayı iki hafta önce de yapmıştık. | Open Subtitles | أنا حقا منزعجة منك لأني ألقيت عليك هذه المحاضرة قبل اسبوعين |
Sırf sizin bu büyüleyici derse girip dinlemenize imkân sağlamak için. Çok iyi bir düşünce, değil mi? | Open Subtitles | مما جعل جلوسكم هنا في هذه المحاضرة المفيدة ممكناً |
bu sayede oturduğunuz yerden bu harika dersi dinleyebiliyorsunuz. Harika bir şey, değil mi? | Open Subtitles | مما جعل جلوسكم هنا في هذه المحاضرة المفيدة ممكناً |
bu ise bambaşka bir şey, ders sıkıcı değil ve ben de pür dikkât dinliyorum ama aynı zamanda da Jeff Koons'u düşünüyorum. | Open Subtitles | هذا شيء مختلف، هذه المحاضرة ليست مملة، أنا أستمع حقاً، لكن بنفس الوقت أنا أفكر بجاك كونز |
bu konuşmayı dinlemeseniz bile sonuç değişmeyecek. | Open Subtitles | نتائجكم لن تتأثر حتى بعدم سماعكم إلي هذه المحاضرة |
Belki de ilk sınıf olduğunuzdan bu sınıfta olmamanız gerektiği içindir. | Open Subtitles | ربّما لأنّك طالبة في السنة الأولى، وما حرى أن تحضري هذه المحاضرة. |
Ve bu konuşmada yapmak istediğim bu ikiliyi birbirinden ayırmak -- nasıl birbirlerinden ayrılıp nasıl birleştiklerini anlatarak. | TED | و ما أريد أن أفعله في هذه المحاضرة هو فصلهما عن بعض -- معرفة أين ينحرفان و أين يقتربان. |
Şu an yaptığım bu konuşmayı bile düşünürseniz, 300 - 400 kişilik bir dinleyici önünde duruyorum, çoğunuz hiç tanımadığım kişilersiniz. | TED | تمعنوا حتى في هذه المحاضرة التي ألقيها الآن: أقف هنا أمام الجمهور مكون من 300 أو 400 شخص، معظمكم هم غرباء بالنسبة لي تماماً. |