| Bu iş milletin kıçına termometreyi sokup güzel görünmekten ibaret değil. | Open Subtitles | هذه الوظيفة أكثر من ألتصاق الحرارة في شئ عازل وتبدو جميلة |
| Evet ama Bu iş beni akıllı tutan tek şey. | Open Subtitles | أجل، حسناً، هذه الوظيفة هي الشئ الوحيد الذي يبقيني عاقلاً. |
| Unutmadan söyleyeyim ki, Bu iş sürekli olmayacak. | Open Subtitles | كنت على وشك ان اقول ان هذه الوظيفة غير دائمة |
| Bu işe ne kadar ihtiyacım var, anlatamam ama bunu sadece ayrıcalık yüzünden verdiyseniz kendimi gerçekten garip hissederim. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أخبرك عن مقدار احتياجي لهذه الوظيفة سأشعر بالغرابة لو انني حصلت على هذه الوظيفة محاباة فحسب |
| Bu işin insana öğrettiği bir şey varsa o da herkesin cinayet işleyebileceğidir. | Open Subtitles | إن كانت هذه الوظيفة تعلمك شيئا, فهو أن أي أحد قادر على القتل |
| Benim için Bu işten önemli hiçbir şey yok efendim. | Open Subtitles | لا شيء يعني لي مثل هذه الوظيفة سيدي. لا شيء. |
| Bana bu işte en önemli şeyin ortağına güvenmek olduğunu öğrettin. | Open Subtitles | أنت علمتني بأن أهم شيء في هذه الوظيفة هو الوثوق بشريكك. |
| Bu iş yine itfaiye teşkilatı içinde olacak. | Open Subtitles | وأفضل ما فى هذه الوظيفة أنها متعلقة بالحرائق |
| Bu iş bana onun izini takip ederek yakalamak için gerekli parayı verecek. | Open Subtitles | هذه الوظيفة ستعطيني المال اللازم للبحث عنه |
| Para kazanmak için bir sürü iş yaptım, buna, yataktan çıkarken bile beni korkutan Bu iş de dâhil. | Open Subtitles | قُمتُ بأعمالٍ لجني المال، مِن ضِمنها هذه الوظيفة التي تجعلُني أخافُ منَ النهوضِ من الفِراش |
| Bu iş umduğumdan da iyi çıktı. | Open Subtitles | نعم أعني أن هذه الوظيفة أكبر مما كنت أحلم. |
| Bazen Bu iş için çok yaşlandığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | أظنني أحياناً أصبحت عجوزاً على هذه الوظيفة |
| Bu iş ulvi amaçları olan bir iş. | Open Subtitles | اعني ان كل ما تعتمد عليه هذه الوظيفة هو من الافضل |
| Tatlım, anneler bunun için vardır. Maddy, Bu işe ihtiyacın var. | Open Subtitles | ثم ان هذا ماتفعله الامهات مادي ، انتى تحتاجين هذه الوظيفة. |
| Sessiz ol. Başımı derde sokma. Bu işe ihtiyacım var. | Open Subtitles | صمتاً، أيها الغول، ستجلب عليّ المشاكل وأنا أحتاج هذه الوظيفة. |
| Sen ne düşünüyorsun bilmiyorum ama Bu işe ihtiyacım var. | Open Subtitles | لأني لست متأكدة من موقفك لكنني بحاجة الى هذه الوظيفة |
| Bu işin, sahip olmak için uğraştığın her ilişkiyi mahvetmesi için beklersin. | Open Subtitles | حتى تكون هذه الوظيفة تفسدُ كلّ علاقة أنت لم تجربي هذا قط. |
| - Bu işten nefret ediyorsun. | Open Subtitles | لا أريد أن أتكلم عن ذلك أنا أكره هذه الوظيفة على اية حال |
| Neyse ki bu işte asla anlam veremeyeceğin şeyler var Ruzek. | Open Subtitles | هناك بعض الأشياء في هذه الوظيفة أتمنى أنك لا تفهمها أبدًا |
| Benim için öyle. Bu eve gelmemin ve işi, hayalet yazarlığı almamın sebebi. | Open Subtitles | هي كذلك بالنسبة لي لهذا جئت إلى هذا المنزل لهذا أخذت هذه الوظيفة. |
| Ama şimdi eve gidip O işi kapıyorum. | Open Subtitles | ولكنني سأذهب للمنزل حالاً لأحصل على هذه الوظيفة |
| O iş sadece orada mı var? Los Angeles'ta mı sadece? | Open Subtitles | وهذا هو المكان الوحيد الذي توجد فيه هذه الوظيفة, في لوس انجلوس؟ |
| Bu da bu işle beraber gelen imtiyazlardan biri. | Open Subtitles | إنها إحدى الإمتيازات التي تأتي مع هذه الوظيفة |
| Daha iyi bir iş bulamayacak, sonunda bu işi kaybettiği için Onüç'ü suçlayacağı anlamına gelir sonunda da Onüç kendini suçlayacak. | Open Subtitles | فهو لن يحظى بوظيفةٍ أفضل مما سيفضي به في النّهايةِ إلى استيائه منها لفقدانه هذه الوظيفة التي ستستاءُ منها في النهاية |
| Evet, hatta belki intihar bombacısının kendi derisidir. Bu meslek bazen çok iğrenç oluyor! | Open Subtitles | نعم ربما هو من جلد المفجر الانتحاري في بعض الأحيان هذه الوظيفة تتخطى الحد |
| Defterimi dürecekler. bu işi çok seviyorum ama kapının önüne koyacaklar. | Open Subtitles | سيتخلصون مني، أحب هذه الوظيفة ولكنهم سيطردونني |
| 20 Yıldan fazladır bu işteyim. | Open Subtitles | أنا أمارس هذه الوظيفة منذ أكثر من 20 سنة |