Yeter be, soktuğumun boğazını yarmadan bu pislik herifi defedin gitsin buradan. | Open Subtitles | هذي هي , القي قطعة الهراء الي الخارج قبل ان اشق حلقة |
Burası Pittsburgh. bu kompleks sistemi merak ediyordum. | TED | هذي هي بيتسبرغ. كنت مهتماً بهذه النظم المعقدة حقاً. |
bu, size bugün göstereceğim iki oldukça sıradışı fotoğrafın birincisi. 18 sene önce çekilmişti. | TED | هذي هي إحدى الصور الاسثنائية التي سوف أعرضها عليكم اليوم. وتم اللتقاطها منذ 18عاماً. |
Beni sakinleştirmek için bulduğun psikolojik yöntem bu mu? | Open Subtitles | بجدية، هل هذي هي الطريقة النفسية لإخضاعي ؟ |
İşte bu. İşte bu. Tekrar yap. | Open Subtitles | هذي هي, أفعلي هذي مرة اخرى افعليها مرة اخرى, افعليها مرة اخرى |
bu sana söylediğim arkadaş. Melinda. | Open Subtitles | هذي هي الصديقه التي كنت أتكلم عنها لك هذي ملينه |
bu elli saatlik komedi, üç yüzün üstünde skeç, bir tane çözülmemiş ekip üyesinin ölümü ve bir Emmy dergisi kapak haberi demek. | Open Subtitles | هذي هي خمسون ساعه من الكوميديا, أكثر من 300 تخطيط ولم تحل قضية وفاة طاقم الطائرة ومجلة إيمي نشرت القصة |
o zaman masum olduğunu ispatlarsın... bu senin tek şansın. | Open Subtitles | هذه الطريقة الوحيدة التي يمكن ان تثبت بها براءتك هذي هي الفرصة الوحيدة |
İnsanlar gün içerisinde yükseliyorlar ve düşüyorlar, ama bu onların gerçekliği dolayısıyla kabul ediyorlar ve bundan daha farklı bir şey deneyimlememişler. | Open Subtitles | الناس مزاجاتهم متقلبه على طول اليوم لكن هذي هي حقيقة واقعهم فيتقبلونها كما هي و لم يعيشوا اي تجربة مختلفة ايضا |
bu kendimizi ailemize kanıtlamak için tek şansımız. | Open Subtitles | هذي هي فرصتنا الوحيدة لإثبات أنفسنا إلى والدينا |
İşte bu! Eminim burada ne yaptığımı merak ediyorsundur. | Open Subtitles | هذي هي الروح المطلوبة الآن, إنك تتسائل ما الذي أفعله هنا |
Cevap almak için bu tek şansın. | Open Subtitles | هذي هي فرصتك الوحيدة للحصول على الأجوبة. |
bu Coach marka cüzdan ailesini ziyarete giderken Min'in trende bana verdiği hediye. | TED | هذي هي هدية الكوش التي أهدتني اياها Min على القطار في الطريق لزيارة عائلتها. |
bu, günümüzün modus operandi'si (çalışma tarzı). | TED | هذي هي طريقه العمل التي نتّبعها اليوم |
Kendisi özel uşağım yani uçuş görevlim, ... ve bu sabah bana yardımcı olacak. | Open Subtitles | هذي هي خادمتي الشخصية/مشرفة الرحلة, وهي ستساعدني هذا الصباح |
Tamam da sorun da bu zaten, değil mi? | Open Subtitles | حسنأً, هذي هي المشكلة, اليس كذالك؟ |
Horn'un çaldığı araba bu. | Open Subtitles | هذي هي السيارة التي سرقت من المجمع |
Sam... dinle bu benim tek kalan fırsatım... | Open Subtitles | سام .. هذي هي الفرصة الوحيدة التي عندي |
bu onun bize değerini kanıtlama yöntemi mi? | Open Subtitles | هذي هي طريقتها للإثبات لنا أنها تستحق؟ |
James, Sonya, sonsuza dek. bu zaten bu görevin amacı. | Open Subtitles | جيمس , سونيآ للأبد هذي هي المهمه |