Aslında her şeyden biraz var, bilirsin, ...tuhaf yemeği kaçırdığımız için. | Open Subtitles | بالحقية هناك القليل من كل شيء انت تعرفين، بما اننا فوتنا الحصة الموجودة في العشاء الغريب. |
Sorun yok. Sorun yok. Hâlâ biraz var. | Open Subtitles | ،لا بأس, لا بأس مازال هناك القليل |
Kaç tane var? Geminin tam kadrosu yoktu, ama yine de.... birkaç tane var. | Open Subtitles | السفينة لم تكن مكتملة العدد من البداية لذلك هناك القليل منهم |
Hâlâ birkaç tane olma ihtimali var. | Open Subtitles | من الممكن أن يكون هناك القليل متبقي بالمكان |
Pittsburgh gibi yerlerin bir çok bölgesinde, beş dakika yürüyüş mesafesinde olan çok az şey var. | TED | هناك القليل من الأماكن التي تقع ضمن خمس دقائق سير في معظم المناطق مثل بتسبيرج. |
Fakat sen, 2306 nolu vagonda işine devam ederken görecek çok az şey var. | Open Subtitles | ولكن مع استمرارك بعملك في العربة .. 2306 هناك القليل لتراه |
Ve çölde bir vaha gibi, küçük bir tiyatro grubu vardı. | Open Subtitles | وكان هناك القليل من جماعة المسرح، مثل قطرة المطر على الصحراء. |
Hâlâ biraz var. | Open Subtitles | لا زال هناك القليل |
Evet, biraz var. Evet. | Open Subtitles | -نعم هناك القليل |
"Hazır elimizde birkaç tane varken, şimdi içmeyi bıraksan ne olur?" dedim. | Open Subtitles | قُلت "ماذا لو توقّفت عن أخذها الآن، بينما هناك القليل منها متبقي؟ |
birkaç tane olabilir. Çıkarken size bir memurun eşlik etmesini ister misiniz? | Open Subtitles | قد يكون هناك القليل منهم، اتريدينني ان اجعل شرطياً يصطحبك للخارج؟ |
Şehirde birkaç tane vardır. | Open Subtitles | -لايمكن أن تكون،لكن هناك القليل منها في البلدة |
Dönene kadar sadece birkaç tane sorumluluğum artacak. | Open Subtitles | هناك القليل من المهام حتى تعودين |
Şu aşamada yapabileceğimiz çok az şey var. | Open Subtitles | في هذه المرحلة، هناك القليل جدًا مما يمكننا فعله. |
Sizin için yapabileceğim çok az şey var. | Open Subtitles | لكن سأستمر في الكتابة هناك القليل جداً يمكنني القيام به بالنسبة لكن. |
Hayatımda, o geceden daha fazla pişman olduğum çok az şey var. | Open Subtitles | هناك القليل في حياتي الذي أندم عليه أكثر من تلك الليلة. |
- Onun yapamayacağı çok az şey var. | Open Subtitles | هناك القليل الذي لا يمكن فعله هذا الرجل. |
Belki küçük bir değişimin içinde rol alabilirdim. | TED | ربما يكون هناك القليل من التغيير الذي من الممكن ان اساهم فيه |