| Kıza acele etmesini söyle. Güney tarafında bir şey yok. | Open Subtitles | قل لها ان تستعجل، ليس هناك شئ في الجانب الجنوبي. |
| Menüde et olmayan bir şey yok mu? | Open Subtitles | هل هناك شئ في هذه القائمة لا يتكون من اللحم |
| Arabayı aldığında içinde bir şey var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك شئ في السياره عندما استلمتها ؟ |
| Tamam bunu geri alıyorum çünkü çöp kutusunda sakızdan başka bir şey yok ve o da bana ait. | Open Subtitles | حسناً ، أنا أخرج هذه فقط لأن لم يكن هناك شئ في القمامة عدا علكتي |
| Buna rağmen, tepkisinde seni seni hayal kırıklığına uğratan bir şeyler yok mu? | Open Subtitles | على الرغم من ذلك, ألم يكن هناك شئ في رد فعلها أثار خيبتك؟ |
| Bundan bir sonuç çıkmayacak gibi. Resimde seçenekleri biraz olsun azaltacak bir şey olsaydı mutlu olurdum. | Open Subtitles | تبدوا هذه كنهاية مسدودة إذا كان هناك شئ في الصورة يمكنه أن يضيق العدد سوف أسعد |
| Belki de çalışma odasında bunu durdurabilecek bir şey olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | وكانت تعلم أنّ هناك شئ في غرفة المكتب يمكنه إيقاف كل هذا؟ |
| Hayatında müzik ve kibirden başka bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شئ في حياتك سوي الموسيقي، والغطرسة |
| Ama ya olmazsa kanımda bir şey varsa bunu bilmem lazım. | Open Subtitles | وإن لم يكن كذلك , و إذا كان هناك شئ في دمي , أريد أن أعرف |
| Hastanın hikâyesinden bir şey çıktı mı? | Open Subtitles | هل هناك شئ في تاريخ الطبي للمريضة؟ |
| Kendi dinimde, doğruluğuna çok inandığım bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك شئ في ديانتي و أؤمن أنه صحيح |
| Kendi dinimde, doğruluğuna çok inandığım bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك شئ في ديانتي و أؤمن أنه صحيح |
| Dur. Sanırım en başında senin sevebileceğin bir şey vardı. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك شئ في المقدمة قد يعجبك |
| - Bekle. Kuzeybatı koridorunda bir şey buldum. | Open Subtitles | هناك شئ في الرواق الشمالي الغربي. |
| Burada dördüncü sırada başka bir şey olmasını isterdim, ama sabit, temiz, ölçeklenebilir enerji koşullarını, [güneş] ve rüzgar ve diğer yenilenebilir enerjiler henüz sağlamıyorlar çünkü değişkenler. | TED | أحب أن يكون هناك شئ في المكان الرابع هنا، لكن من ناحية الثبات، النظافة، والطاقة القابلة للتحجيم فإن [الطاقة الشمسية] والرياح وبقية المصادر المتجددة لم تبلغ ذاك الحد بعد, لعدم ثباتها |
| Yüzümde bir şey mi var? | Open Subtitles | هل هناك شئ في وجهي ؟ |
| -Gözüme bir şey kaçmıştı. | Open Subtitles | كان هناك شئ في عيني |
| Notların arasında seni ilgilendiren bir şey var. | Open Subtitles | هناك شئ في الملاحظات يُهمّك |
| Ben de... Bakışlarında tehlikeli bir şeyler vardı. | Open Subtitles | و أنا أيضاً , هناك شئ في عينيه شئ خطر في عينيه |
| Adamın evinde bir şeyler olabilir. Bakmaya değer. | Open Subtitles | ربما هناك شئ في منزله يستحق التحقق أولاً |
| Belki de konuşmasında yazacak bir şeyler olur. | Open Subtitles | ربما يكون هناك شئ في خطاب الرئيس لتكتبي عنه ومن يدري؟ |