| Dışarıda ayı ve kurtlardan daha tehlikeli bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ ما أخطر من ذئب أو دب في الخارج |
| Ölmeden önce ona sormak istediğin bir şey var mıydı? | Open Subtitles | هل هنالك شيءٌ تمنّيتَ أن تسأله عنه قبل أن يفارق الحياة؟ |
| Beni hemen affetmeni beklemiyorum ama şunu söylemek istedim eğer yapmamı istediğin bir şey varsa, yaparım. | Open Subtitles | لكنني أردّت القول. لو هنالك شيءٌ تريدين منّي فعله, سأفعله. |
| Eğer arkadaş olacaksak, çabucak anlayacağın bir şey varsa arada bir yardıma ihtiyacım olabilir ama insanlar bana cevapları verdiğinde sinir olduğumdur. | Open Subtitles | إن كنتي ستكوني صديقتي هنالك شيءٌ ستكتشفيه بسرعة هوأنّيربماأحتاجالمساعدةمنوهلةٍلأخرى، لكنّيأكرهالأمرحينمايقول ليالنّاسالإجابات. |
| Eskiden bana itaat etmen için gereken tek bir şey vardı. | Open Subtitles | لقد كان هنالك شيءٌ واحد يجعلكَ تُعطيعينني |
| Biraz çılgın, normal kızlardan farklı ama sende bir şeyler var. | Open Subtitles | مجنونة قليلاً، ومختلفة ..عن أيّ فتاةٍ عادية .ولكن هنالك شيءٌ بكِ |
| Hepsi bu. Kamyonda başka bir şey yok mu? | Open Subtitles | ليس هنالك شيءٌ أكثر في الشاحنة تحت أو ما شابه؟ |
| Sana ne söylemiş olursa olsun, onun hakkında bilmen gereken bir şey var. | Open Subtitles | حسنٌ، أيّاً كان ما اخبرتكَ به هنالك شيءٌ عليك أن تعرفه بشأنه |
| Benim için yapmanı istediğim tek bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ واحد فحسب أرغب أن تقوم به من أجلي |
| Bu evde kalması ile ilgili bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ غريب بتلك . الشقّة الّتي تقيمُ فيها |
| Beynimin içinde kafamı uçurmamı söyleyen bir şey var. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ برأسي يُخبرني بأن أفجِّر رأسي |
| Elena, Noel ile aramızda bir şey var zannetmiş olabilir. | Open Subtitles | (إيلينا) ربما ظنّت أن هنالك شيءٌ يجري بيني و (نول), |
| Yani kızla aralarında bir şey var. | Open Subtitles | إن هنالك شيءٌ بينه و بين هذه الفتاة. |
| Yani manevi anlamda yaşlı ruhlar ve genç ruhlar diye bir şey varsa onun ruhu gerçekten çok gençti diyebilirim. | Open Subtitles | أعني، لو كان هنالك شيءٌ مثل ... بالمعاني الروحانية، أرواحٌ كهِلة وأرواح فتيّة |
| Eğer senin için yapabileceğim bir şey varsa sormaya çekinme, Kiyoharu. | Open Subtitles | إذا كان هنالك شيءٌ أستطيع فعله، لا تتردد بالطلب، كيوهارو-سان |
| Uçuşları gözden geçirdim ve erken bir uçakla gelebilirim, böylece Şikago'da beş saat vaktim olur ve yapmamı istediğin bir şey varsa söyle. | Open Subtitles | ستُعطيني 5 ساعات من التوقف في (شيكاغو) لذا أعلمني إن كان هنالك شيءٌ تودني أن أفعله |
| Sana sürekli sormaya can attığım bir şey vardı. | Open Subtitles | هنالك شيءٌ لطالما كنت متشوقًا لسؤالك إياه. |
| Ama hep hep eksik olan bir şey vardı insanlar sorduğunda bir boşluk diyorum ama daha çok cevabı hiç ortaya çıkmayan bir soru gibi. | Open Subtitles | لكنّه فقط... كان دائماً هنالك شيءٌ مفقود. أقول أنها ثغرة عندما يسأل الناس, |
| - Ancak böyle adil olur. - Bu saçmalık. - Bizim aramızda bir şeyler var. | Open Subtitles | من حقها أن تعرف ، بأن هنالك شيءٌ ما بيننا |
| Yine de bir şeyler döndüğünü kabulleniyorsun. Seni kaygılandıran bir şeyler var. | Open Subtitles | "ولكن اعترف أن هنالك شيءٌ ما شيءٌ أنتَ قلقٌ حياله" |
| Konuşacak hiçbir şey yok. Tişörtümü geri ver. | Open Subtitles | ليس هنالك شيءٌ لنتحدث عنه أعد إليّ قميصي |