ويكيبيديا

    "هنالك شيءٌ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şey var
        
    • bir şey varsa
        
    • bir şey vardı
        
    • bir şeyler var
        
    • şey yok
        
    • tek bir şey
        
    Dışarıda ayı ve kurtlardan daha tehlikeli bir şey var. Open Subtitles هنالك شيءٌ ما أخطر من ذئب أو دب في الخارج
    Ölmeden önce ona sormak istediğin bir şey var mıydı? Open Subtitles هل هنالك شيءٌ تمنّيتَ أن تسأله عنه قبل أن يفارق الحياة؟
    Beni hemen affetmeni beklemiyorum ama şunu söylemek istedim eğer yapmamı istediğin bir şey varsa, yaparım. Open Subtitles لكنني أردّت القول. لو هنالك شيءٌ تريدين منّي فعله, سأفعله.
    Eğer arkadaş olacaksak, çabucak anlayacağın bir şey varsa arada bir yardıma ihtiyacım olabilir ama insanlar bana cevapları verdiğinde sinir olduğumdur. Open Subtitles إن كنتي ستكوني صديقتي هنالك شيءٌ ستكتشفيه بسرعة هوأنّيربماأحتاجالمساعدةمنوهلةٍلأخرى، لكنّيأكرهالأمرحينمايقول ليالنّاسالإجابات.
    Eskiden bana itaat etmen için gereken tek bir şey vardı. Open Subtitles لقد كان هنالك شيءٌ واحد يجعلكَ تُعطيعينني
    Biraz çılgın, normal kızlardan farklı ama sende bir şeyler var. Open Subtitles مجنونة قليلاً، ومختلفة ..عن أيّ فتاةٍ عادية .ولكن هنالك شيءٌ بكِ
    Hepsi bu. Kamyonda başka bir şey yok mu? Open Subtitles ليس هنالك شيءٌ أكثر في الشاحنة تحت أو ما شابه؟
    Sana ne söylemiş olursa olsun, onun hakkında bilmen gereken bir şey var. Open Subtitles حسنٌ، أيّاً كان ما اخبرتكَ به هنالك شيءٌ عليك أن تعرفه بشأنه
    Benim için yapmanı istediğim tek bir şey var. Open Subtitles هنالك شيءٌ واحد فحسب أرغب أن تقوم به من أجلي
    Bu evde kalması ile ilgili bir şey var. Open Subtitles هنالك شيءٌ غريب بتلك . الشقّة الّتي تقيمُ فيها
    Beynimin içinde kafamı uçurmamı söyleyen bir şey var. Open Subtitles هنالك شيءٌ برأسي يُخبرني بأن أفجِّر رأسي
    Elena, Noel ile aramızda bir şey var zannetmiş olabilir. Open Subtitles (إيلينا) ربما ظنّت أن هنالك شيءٌ يجري بيني و (نول),
    Yani kızla aralarında bir şey var. Open Subtitles إن هنالك شيءٌ بينه و بين هذه الفتاة.
    Yani manevi anlamda yaşlı ruhlar ve genç ruhlar diye bir şey varsa onun ruhu gerçekten çok gençti diyebilirim. Open Subtitles أعني، لو كان هنالك شيءٌ مثل ... بالمعاني الروحانية، أرواحٌ كهِلة وأرواح فتيّة
    Eğer senin için yapabileceğim bir şey varsa sormaya çekinme, Kiyoharu. Open Subtitles إذا كان هنالك شيءٌ أستطيع فعله، لا تتردد بالطلب، كيوهارو-سان
    Uçuşları gözden geçirdim ve erken bir uçakla gelebilirim, böylece Şikago'da beş saat vaktim olur ve yapmamı istediğin bir şey varsa söyle. Open Subtitles ستُعطيني 5 ساعات من التوقف في (شيكاغو) لذا أعلمني إن كان هنالك شيءٌ تودني أن أفعله
    Sana sürekli sormaya can attığım bir şey vardı. Open Subtitles هنالك شيءٌ لطالما كنت متشوقًا لسؤالك إياه.
    Ama hep hep eksik olan bir şey vardı insanlar sorduğunda bir boşluk diyorum ama daha çok cevabı hiç ortaya çıkmayan bir soru gibi. Open Subtitles لكنّه فقط... كان دائماً هنالك شيءٌ مفقود. أقول أنها ثغرة عندما يسأل الناس,
    - Ancak böyle adil olur. - Bu saçmalık. - Bizim aramızda bir şeyler var. Open Subtitles من حقها أن تعرف ، بأن هنالك شيءٌ ما بيننا
    Yine de bir şeyler döndüğünü kabulleniyorsun. Seni kaygılandıran bir şeyler var. Open Subtitles "ولكن اعترف أن هنالك شيءٌ ما شيءٌ أنتَ قلقٌ حياله"
    Konuşacak hiçbir şey yok. Tişörtümü geri ver. Open Subtitles ليس هنالك شيءٌ لنتحدث عنه أعد إليّ قميصي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد